2 Ocak 2015 Cuma

SİYASETTE "KOYUN" PARADİGMASI



Dr. Abdullah Cevdet 1909'da yayınladığı "Bir Hutbe, Hemşehrilerime" adlı küçük bir nutuk metninde, günümüzde de siyasi bir paradigma olarak kullanılan "koyunlaşma eğilimi"ni bahse konu etmiş. İkinci Abdülhamid ve Yıldız Sarayı’nı kurt, halkı koyun olarak gösterdiği bu enteresan paradigmayı günümüze aktarıyorum.

"...Bunun ma'nâsı «gösteriniz bana bir millet ki ilimsiz ve kılıçsız âmâline, hürriyetine nail olmuş olsun» demektir. Dikkat ettiniz mi? Hürriyeti muhafaza etmek için de ilim ve kılıç lazımdır, kılıçlarımız var, Avrupa fabrikaları yapıyor, satın alırız. Fakat ilim nerede? İlim para ile satın alınmıyor. İlmimiz olsa ne kılıcımızı, ne mavzer tüfenklerini, ne Krupp toplarını Avrupa'dan almayız. Eğer ilmimiz olsa idi otuz üç sene mütemadiyen bu tahkirata, bu esarete hayvan gibi katlanamazdık. Hükûmet-i sâbıka zalim idi, hain idi, biz ne idik? Umumiyet itibariyle bir sürü koyun, istenilen tarafa sevk olunur bir koyun sürüsü. 

Hemşehriler! Bizler öyle miskin bir koyun sürüsü olduğumuz için idi ki (Yıldız) yırtıcı bir kurt olmuştu. Kurt, arslanlar içinde yaşayabilir mi? Hemşehriler! Artık koyun olmak yok! Artık sağılmak, koyun gibi sağılmak, derinizle beraber kırpılmak ve arzu olunduğu vakit boğazlanmak istemeyeceksiniz, bunu yapmayacağınıza yemin edin! Sizi koyunlar olmaya sevk edeni, arslanlar gibi pençeleyeceğinize yemin edin!"



Hiç yorum yok: