24 Ağustos 2017 Perşembe

HUTBE OKURKEN MİNBERDE KATLEDİLMEK İSTENEN İMAM-HATİP

1883 yılında Aksaray Valide Camii imamı Osman Efendi bir Cuma hutbesi sırasında saldırıya uğrar. Fatih’teki medreselerin birinde okuyan 25 yaşında Salih isminde bir talebe kendine göre kâfir bellediği imamı kesmeye karar verir. Sünnet üzere gusül abdestini alıp, iyice bilettirdiği kılıcı da cübbesinin altına gizleyip camiye gelir. Minbere çıkan imam-hatibin ardından basamakları sessizce tırmanır. İmamın ağzından daha elhamdülillah çıkar çıkmaz cübbesine sakladığı kılıcı çıkarıp defalarca ensesine, başına, yüzüne indirir. Bir yandan da “şeriatten büyük kimse yoktur” diye bağırmaktadır. Halk bir anlık gafletten sonra harekete geçer ve imamı ağır yaralı kurtarıp caniyi ele geçirir. Medreseli Salih zaptiyeye götürülerek sorgulanır. İşte o sorgudan birkaç soru-cevap.

Belge 1:
-Bu sabah kimlerle görüştün ve ne harekette bulundun ve nereleri gezdin:
-Kimse ile görüşmeyerek sabahleyin kalkıp cübbemi giydim. Fatih Sultan Mehmed’e tatil dersine gittim. Saat dört-beş kararlarında çıkıp odama geldim. Bir güğüm su ısıttım. Sünnet üzere guslettim. Kılıcımı belime yani cübbemin altına bağladım. Kimse görmeyerek şeriati icra ettirmek için imamı kesmek için Aksaray’da Valide Sultan Camii’ne gittim. Kılıcı çıkardım önüme koydum. Öğle namazının sünnetini eda ettikten sonra imam hutbeye çıktı, hutbeye başladı. “Elhamdülillah” der demez “ellezi” dedirtmemek için kılıcı elime aldım ve kınından çıkardım. Minberden yukarı çıktım. Şeriatten büyük kimse yoktur diyerek imamın ensesine bir kılıç vurdum ve ensesine ve başına ve yüzüne iki üç defa vurup kestim. Ahali beni tuttular ve imamı da aşağı indirip beni zabıtaya teslim ettiler.
-Bu imamı zaten tanır mıydın?
-Tanımazdım. Geçen sene camiye Cuma namazı kılmak üzere bir defa vardım. İmansız imam olduğundan arkasında namaz kılmadım ve bir seneden beri bunu öldürmeğe niyetim var idi. Hatta bu sene ders kesiminde yani bundan dokuz ay evvel memlekete gitmiş idim. Şeriatin icra olunması sebebine bu imamı öldürmek için mahsus geldim. Bugün muradıma muvaffak oldum fakat daha muradım vardır. 

Belge 2:
-Senin bu işe önayak olmaklığın neden icap ediyor?
-Ben şeriate temessük eyledim. Cenab-ı Allah bana verdi, siz duymadınız mı? İşte bin üç yüzde Mehdi çıkacak. İşte o Mehdi benim.
-Mehdi’nin müşavirleri olacak. Sen olduğun halde müşavirlerin kimdir?
-Ben küçük iken memlekette mektebe gider idim. Hocam Hasan Efendi’ye “şeriati ne için icra etmiyorlar” dedim. “Onu Mehdi icra edecek, Mehdi mektepte okuyor” dedi. Ben de eve geldim. Pederime böyle söyledim. “Acaba sen olmayasın” diye söyledi. Sonra geçen sene Selanikli Hafız Hasan Efendi “bin üç yüzde Salih isminde biri zuhur edecek imamı kesecek şeriatin icrasına sebep olacak. Mehdilik davası etmeyecek” dedi. Sonra Şaşı Şakir Efendi’ye gittim. Bana baktı benim ismimi sordu. Salih olduğumu anladı. Kim bilir kalbinde ne vardı. Ben de elini öpüp “duadan unutmayın” dedim. O da “haydi Allah selamet versin ” dedi. Hiçbir şey söylemedi. Hatta Şakir Efendi bir kitap açıp okudu. İsmi “Avamil Tuhfesi”dir. Ondan bir parça ibare okudu. Ben de elini öperek gittim ve bundan iki üç gün evvel bizim Hoca Emin Efendi dersi okutur iken bize “şeriatça gitmeli” dedi. Ben anladım ki şeriati meydana çıkarmak üzere bana söylüyor. Ben de şeriati meydana çıkarmak için bu işi yaptım.
28 Kânûn-ı Sânî 1298 (9 Şubat 1883)
SALİH



Belge 3:
-Ben yukarıdan aşağı söyledim. Bir seneden beri birçok rüyalar görüyorum. Allah bana bu ilmi verdi. Şeriat meydana çıkacak, kanunlar batacak, bu imam da kesilecekti. Münafıklar da kesilecek. Ben de onun için bu işi yaptım.
-Bu sözden ne demek istiyorsun? Kendine delilik mi vermek istiyorsun?
-Siz ne derseniz deyin bana, ben bir şey demem. Kesilen kesilecek şeriat meydana çıkacak.