27 Eylül 2012 Perşembe

BURSA'DA ŞEHİR İÇİNDE SİLAH ATMANIN YASAKLANMASI


 Sinan ÇULUK


Şimdiki hali pek bilmiyorum ama Bursa’da yakın zamanlara kadar bilhassa Ramazan ayında iftar saatlerinde her köşeden bir silah sesi duyuluyordu. Eskiden de böyle olduğundan bu faaliyeti engellemek için alınan en somut tedbirlerden birini sunuyorum. Şehir içinde silah atanların on gün hapis ve para cezası ile cezalandırılacaklarından, bilhassa delikanlıların mahalle imam ve muhtarları aracılığı ile uyarılmasına dair bir ilan. Ahmed Vefik Paşa’nın Bursa valiliği sırasında, nevi şahsına münhasır üslûbuyla ilan edilmiş “Bireysel silahlanmaya hayır” kampanyası…


 
  
İLAN

Şehir içinde silah atılması nizamen memnu‘ olduğu malumdur. Hâlbuki eyyam-ı mahsusada işbu memnuiyet hilafına silah atılır. Bunun mazarratları ise meydandadır. Bu cihetle şimdiden bilcümle mahallat imam ve muhtarlarına tenbihat-ı lazimenin icrasıyla bayramda ve eyyam-ı sairede hiçbir kimsenin silah atmaması ve şayet atan olursa zabıtaca hemen tutulup on gün hapsolunduktan sonra ceza-yı nakdî dahi alınarak mücazat edilmesi Meclis-i İdare-i Vilayet’ten ba-ilam zabıtaya emr u tebliğ edilmeğin ona göre bütün imam ve muhtarların mahallelerindeki delikanlılara bundan sonra kangı gün olursa olsun silah atılmayacağı ve şayet atan olursa hapis ve ceza olunacağını güzelce anlatıp memnuiyyete dikkat eylemeleri tenbih kılınır.

SAKIN HA! ARABANIN TEKERİNİ KATRANLAYIP YAĞLAMADAN YOLA ÇIKMA!!


Sinan ÇULUK


Ahmed Vefik Paşa’nın Bursa valiliği zamanındaki hayli acayip yönetim anlayışı, zaman zaman anlatılan fıkralara konu olmuştur. Tabii ki fıkra olarak anlatılınca gerçekliği şüphe ile karşılanmaktadır. Aşağıda bu anlatılan fıkralardan birinin aslında gerçeğin ta kendisi olduğuna dair belge yer almaktadır. Günümüzün driftçi, patici gençleri gibi arabanın tekerinden çıkan seslerden hoşlanan Bursa ve civar köylerin sakinleri araba tekerleklerini yağlayıp katranlamazlarmış. Böyle olunca insanın içini kaldıran tarzda acayip sesler Bursa semalarını doldururmuş. Bundan rahatsızlığını aşağıdaki buyruldu ile gidermeye çalışan Ahmed Vefik Paşa ne kadar başarılı oldu bilinmez ama yetmiş-seksen sene önce aynı alışkanlığın tüm hızıyla sürdüğünü o vakte yetişenlerden duymuşluğum vardır.





BİHİ

[mühür]
el-Vali Ahmed Vefik

Araba tekerlerinin katran ve yağ sürülerek kolaylıkla işletilmesi mükerreren buyuruldularla ilan ve tenbih olunduğu halde el-yevm bu usûle riayet olunmadığı görülmektedir. Bu yüzden hayvanlar ziyade meşakkat çekmekte ve bazen telef olmakta iken hayır ve şerrini bilmeyen köylülerin şu dikkatsizliklerine esef edilir ve bundan sonra yine kendi menfaatlerine müteallik işbu evamir-i hükûmeti icra etmeyenler ceza-yı nakdî ahzıyla yola getirilir. İmdi kendi karyelerinizde bulunan ahaliye işi güzelce bu kere dahi anlatıp arabalara daima yağ ve katran sürülmesine ve sürmeyenlerden ceza-yı nakdî alınmak üzere hükûmete haber verilmesine itina ile beraber şayet başka bir köylü arabası köyünüz civarından geçer iken katransız ve yağsız görülür ise onların dahi tutulup katran sürdürülerek sahibinden beş kuruş ceza alınması ve eğer şehirde ve hariçte katransız ve yağsız araba görülür ise hangi köyden olduğu bittahkik araba sahibinden ceza-yı nakdî alınacağından başka o köyün muhtar ve ihtiyar ve zenginlerinden beş kişiden dahi emr-i hükûmeti ahaliye tenbih ile icra ettirmemelerinden dolayı beşer beşlik ceza-yı nakdî alınacağından ona göre hareketle sakın ha katransız ve yağsız hiçbir araba bulundurulmaması katiyen beyan olunur.
28 Zilkade 1299 – 11 Ekim 1882

HATTAT HÂMİD YAZI YURDU GAZETE İLANI



HATTAT HÂMİD
Yazı Yurdu
En güzel yazılarınızı, kabartma kart vesair matbaa ve tabela işlerinizi yalnız Yazı Yurdu’nda temin edebilirsiniz.
Adres:
Babıali Caddesi’nde Yazı Yurdu
Telefon: İstanbul 1634

1891-1982 yılları arasında yaşayan Türk Hat Sanatının en önemli isimlerinden Hattat Hamid Aytaç’ı vefatının 30. Yılı’nda yad etmek babında…

MİLLİ ZEYBEK OYUNLARININ İHYASINA ÇALIŞAN GENÇLER






Sağdan sıra ile oturanlar: Ahmed Burhaneddin, Fevzi Beyler. Ayakta duranlar: Sabahaddin, Hayri, Rıza, Nasib Beyler.


Milli zeybek oyunlarının ihyası için çalışan Topkapı Türk Spor Kulübü’ne mensup gençlerin resimlerini bâlâya dercediyoruz. Yeni ve medeni hayatımızda mürşid ve muktedamız olan Gazi Paşa Hazretleri’nce de takdire layık görülen zeybek oyunları hem bedii bir spor, hem de milli bir raks olmak itibariyle bilhassa yeni yetişen gençlerimiz ve sporcularımız tarafından neşr ve tamimine çalışılması pek ziyade şayan-ı arzudur. Asri hayat dans, musiki, spor gibi bediiyatla alakadar zevk ve heyecanları en zaruri ihtiyaçlar sırasına koymuştur. Gençlerimizi umumi ve süfli mahallerde baş döndürücü bir süratle taammüm eden ve Afrika akvam-ı vahşiyyesinin cünbüşlerini takliden yapılan tango, şimi, fokstrot gibi hoplayıp zıplamalardan korumak lazımdır. Bunun için de en iyi çare vücuda zarif, bedii ve heyecanlı inhinalar veren zeybek oyunlarını kendimize maletmektir.

9 Eylül 2012 Pazar

İNGİLTERE BAŞBAKANI GLADSTONE'UN OSMANLI DEVLETİ'Nİ PARÇALAMA PLANINDAN BİR BAHİS

Sinan ÇULUK

Osmanlı Devleti'ne "hasta adam" sıfatı takılmasından itibaren parçalanma planları yapan ve Osmanlı sonrasındaki siyasi coğrafyanın istikbalini belirleyen en önemli devlet adamlarından biri Gladstone'dur. Her hücresiyle müfrit bir Türk düşmanı olan bu zatın faaliyetlerini engellemek için karşı hamlelerde bulunsak da maalesef "zor tedbiri bozmuş" ve tasavvurları gerçekleşmiştir. Sultan İkinci Abdülhamid bu adamın cenazesine Türklerin katılmasını yasaklamıştır. William Ewart Gladstone (29 Aralık 1809–19 Mayıs 1898) yılları arasında yaşayan ve hayatını Türklerin yok edilmesi uğruna adayan birisidir.(1868–1874, 1880–1885, 1886 ve 1892–1894) yılları arasında İngiltere başbakanlığında bulunmuştur. Osmanlı Ermenilerini örgütlemiş ve isyana kalkışmalarında en önemli aktör olmuştur. Ölüp gitse bile kurucusu olduğu Exeter Üniversitesi'nin bazı mezunları Güneybatı Asya üzerindeki Gladstone emelleri doğrultusunda halen faaliyetlerini sürdürmektedirler.

İngiltere Başbakanı Gladstone. 1809-1898
(iktibas - wikipedia)
Burada yayınladığımız belge Abdülhamid'in özel kalemi tarafından Mısır Komiseri Ahmed Muhtar Paşa'ya gönderilen yazının müsveddesidir. Yazının aslı Muhtar Paşa'nın ölümünden sonra arşive intikal eden evrakı arasında yoktur. Biz de bu müsveddeyi yayınlıyoruz. Bu belgede bizim için en ilginç malumat, Gladstone'un Osmanlı Devleti'ndeki çeşitli ırk ve cinslerin bağımsızlıklarını kazanmaları için uğraştığı, bu doğrultuda aslında olmadığı halde bir takım çalışmalarla yeni bazı ulusçuklar meydana getirmek istediği hakkındaki malumattır. Bu malumatın kaynağı Mısır Nakibi Efendi, Gladstone ile bizzat yaptığı mülakatta bu ifadenin dile getirildiğini belirtmektedir. Sultan İkinci Abdülhamid bu irade-i hususisinde, Mısır Nakîbi Efendi ile yapacağı ayrıntılı görüşme öncesinde Ahmed Muhtar Efendi'den Mısır nakibi hakkında istihbari bilgi emrinde bulunmaktadır.

Öyle her ortamda Türkiye'de falan filan etnisitenin adlarını sıralayıp, sayı olarak 36 etnik grup adı verilmesinin ardındaki beynin Gladstone olduğunu idrak edersek, uluorta yapılan konuşmaların terkedilmesi gerektiği ortaya çıkar.



Mısır Fevkalade Komiseri Gazi Ahmed Muhtar Paşa Hazretlerine
Taraf-ı devletlerinden dahi iş‘âr kılınmış olduğu üzere ahîren Londra’ya azimet eylemiş olan Mısır Nakîbi Efendi bu kere Dersaadet’e muvasalat eylemiş olduğundan kendisinin yarınki Çarşamba günü huzûr-ı hümâyûn-ı Cenâb-ı Hilâfetpenâhî’ye müsûl şerefine nâ’iliyeti mukarrer bulunmuşdur. Efendi-i müşârun-ileyh bi’l-vâsıta hâk-i pâ-yi hümâyûn-ı Mülûkâne’ye Londra’da vuku‘ bulan mülâkâtında Mösyö Gladiston’un yalnız Mısır’ın değil Memâlik-i Mahrûse-i Şâhâne’nin kıt‘aât-ı muhtelifesinin kavmiyyet ve cinsiyyet i‘tibâriyle kesb-i istiklâl eylemesi ve binâenaleyh Memâlik-i Şâhâne’de nev’an-mâ bir takım tavâ’if-i mülûk vücûda getirilmesi fikir ve arzusunda olduğunu anladığını ve kendisi Mösyö Gladiston’a dahi beyân eylediği vechile bunun husûle gelmesi nâ-kâbil olacağını ve muktezâ-yı ubudiyeti Mısır’ın Saltanat-ı Seniyye’ye olan tâbi‘iyyet ve irtibâtının muhâfazasına sa‘y-i ikdâm eyleyeceğini arz eylemiş olduğundan efendi-i müşârun-ileyhin bir mektebde tahsîl eylemiş olmaları hasebiyle Hıdiv hazretleriyle hem-efkâr bulundukları ve Hıdiviyet’çe istiklâl fikrinin uyanmakda olduğu geçende vukû‘ bulan ma‘rûzât-ı devletlerinde ma‘lûm-ı âlî buyurulmuş idüğünden şu hale göre nakîb-i müşârun-ileyhin bi’l-vâsıta dermiyân eylediği ifâdâtı ve zatı ve efkârı hakkındaki mutâla‘ât-ı mahsûsa-i Âsafânelerinin yarın kendisinin kâbûlünden evvel bilinmesi arzu buyurulmuş olduğundan mutâla‘ât-ı devletlerinin serî‘an arz u iş‘ârı lüzûmu bâ-irâde-i seniyye-i Hazret-i Hilâfet-penâhî tebliğ olunur. Ol bâbda.