11 Ağustos 2018 Cumartesi

BERGAMA – KARAOSMANZADE ÖMER AĞA SEBİLİ


Yaz tatilinde sağda solda gezerken arada bir çıkan hoş sürprizler gayet sevindirici oluyor. Bergama’da gezerken biblo gibi duran bir sebili gördüğümde sağ tarafındaki kitabeye dikkat ettim. Meğer Karaosmanzadelere ait bir sebilin karşısındaymışım. Üstelik sebilin karşısındaki Yeni Cami'yi yaptıranlar da onlarmış. Karaosmanzade ailesi birkaç yüzyıl Manisa ayanlığı ile ün yapmış, Batı Anadolu’nun neredeyse tamamında nüfuzu etkili olan bir aile. Daha fazla bilgi isteyenlerin klavyelerinin ucundaki ansiklopedik malumata ulaşmakta zorluk çekmeyeceklerini bildiğimden kitabenin transkripsiyonunu vermekle yetiniyorum.



Transkripsiyonu:
1-Cenâb -ı cûd-pîşe-i Karaosman Ağazade
2-Ki namı Hacı Ömer Ağa mürüvvet-i merhamet kanı
3-Yapup iş bu sebîli mevki’inde kıldı hoş hayrı
4-İbâdullah içün itdi aceb lutf-i firâvânı
5-Cenâb-ı Hazret-i Mevlâ ide müstağrak-ı rahmet
6-Devânına revân olsun anın eltâf -ı Rabbânî
7-Hitam buldukda ol âsâr-ı kevser-rîz-i bî-hemtâ
8-Du’aya cem olunca da’iyân–ı hayr-hâhânı
9-Gelüp iki hünerver söylediler cevher-i tarih[i]
10-Sebil-i Hacı Ömer Ağa ola makbul-i Mennânî
sene 1229





ŞIRNAK'TAN ÇEKİLEN İLK TELGRAF

17 Nisan 1332 Rumi (30 Nisan 1916) tarihli bu belge Şırnak Vilayeti’ne telgraf getirildikten sonra çekilen ilk telgraf olmalıdır. Belediye Reisi Corzade Abdurrahman ve Şırnaklı Mehmed Ağa imzalarını taşıyan bu telgrafla Sadaret’e (Başbakanlık) “Şırnak kasabasında telgraf hattının açılmasından duyulan şükran takdim, tebrike cüret ediliyor”.
Tam yüz yıl önce, Birinci Dünya Savaşı’nın en şiddetli zamanlarında bile, Doğu’nun ücra bir köşesine yatırım yapılabiliyormuş.




2 Ağustos 2018 Perşembe

MAR SABA MANASTIRI


İtalya Veliahdı Vittorio Emanuel’in Filistin seyahatinde bir gece misafir olduğu Mar Saba Manastırı çok ilginç bir mimariye sahip, önemli olaylara sahne olmuş, çok eski bir tarihi geçmişi bulunuyor. Kudüs ile Ölü Deniz arasında, çıplak tepelerin yamaçlarında kurulu. Bugünlere sapasağlam gelmesinde Osmanlı Devleti’nin büyük katkıları olmuş. Dağ başında kayanın taşın içinde ama kurulduğu yamacın hemen altındaki vadiyi şekillendiren dereye inen sel yolları üzerinde bulunuyor. Böyle sellerin birinde fotoğraflarda gördüğünüz sur gibi duvarları da yıkılmış. Korunaktan mahrum olunca da Urban eşkıyasının (göçebe Araplar) saldırılarına maruz kalmış. II. Mustafa devrinde bir kere elden geçirilmesi için ferman gönderilmiş. Manastır rahipleri III. Ahmed devrinde de İstanbul’a Divan-ı Hümayun’a gelip hallerini, çaresizliklerini arz ettiklerinde gereken ilgi gösterilerek manastırın tamiratı ve ilave binaların inşa edilmesine izin verilmiş. Mühimme Defterinde gördüğüm bu ferman suretinin aslı Kudüs Kadılığına gönderilmiş ama bugün kim bilir nerededir.

BELGE METNİ
Kudüs-i Şerif Mollasına Hüküm ki;
Kudüs-i Şerif hâricinde vâki‘ Mar Sava nâm manastırda sâkin Rum râhibleri gelüp manastır-ı mezbûr feth-i Hâkânî'den berü yedlerinde terk ve hâlâ zabt u tasarruflarında olup lakin çölde ve dere içinde vâki‘ ve etrâfında asla şenlik olmayıp bundan akdem seyl tuğyânında manastır-ı mezbûrun etrâfında olan bazı taş divârları ve dâhilinde bazı odaları yıkılup harâbe müşrif olup ve manastır-ı mezbûrun kadîmî kilisasının dahi kıble cânibinde olan divârları yıkılmağa meyletmekle taşradan dayaklar yapılmak ve sâir mahalleri tamire muhtaç olunduğundan mâ‘adâ bir tarafı dağ olmağla Urbân eşkıyâsı gelüp manastırların basup nicelerin katl ve eşyâların nehb u gâret etmekle mukaddemâ izn-i şer‘le eşkıyâ-yı mezbûr geldüği yerden divâr çekilüp seddolunup ancak bir tarafı uçurum başına değin varmayup bir mikdâr yeri açık kalmağla yine eşkıyâ-yı mezbûre ol mahalden gelüp zulm ü te‘addî eylediklerin bildirüp manastır-ı mezbûrun münhedim olan taş divârları ve odaları ve kadîmî kilisanın dahi kıble cânibinde meyleden divârına taşradan taş dayaklar yapılmak ve sâir termîme muhtaç mahalleri vaz‘-ı kadîmîsi üzre ta‘mîr olunmak ve eşkıyâ-yı mezbûre geldüği mahalde dahi mukaddemâ olan eski divârından uçurum başına değin açık olan yerine divâr çekilüp ve taşra kapusu üzerinde eşkıyâ-yı mezbûru gözetmek içün bir oda binâ olunmak üzre bundan akdem istid‘â-yı inâyet eylediklerinde

şer‘le keşf u ta‘mîr olunmak bâbında merhûm Sultan Mustafa Hân zamânında emr-i şerîf virildüğin bildirüp mûcebince müceddeden hükm-i hümâyûnum ricâ eyledikleri ecilden vech-i meşrûh üzre amel olunmak içün yazılmıştır. Fî Evâsıt-ı R. Sene 1118 [1706 yılı Temmuz sonlarında yazılmıştır]