15 Haziran 2019 Cumartesi

ZİYA GÖKALP’TAN KIZI HÜRRİYET HANIMA MEKTUP



Ziya Gökalp, 100 yıl önce Darülfünun’da profesör ve Osmanlı Meclis-i Mebusanı’nda Akdağmadeni Mebusu iken, İngilizlerin İtilaf hükümetine verdikleri liste uyarınca Malta adasına sürgüne yollanır. Sürgündeyken eşine, çocuklarına yazdığı, nadir bir külliyat oluşturan mektuplar “Limni Malta Mektupları” adıyla yayınlanmıştır. Bu külliyatın dışında kalıp kalmadığını tespit edemediğim bir fotoğraf kartının arka yüzünde yer alan, Ziya Gökalp’tan o sırada 10 yaşında olan kızı Hürriyet’e hitaben yazılmış ve SALT Arşiv’de mektup olarak kayıtlı bir belgeyi sunuyorum. Bu kartın ön yüzünde Ziya Gökalp’ın fotoğrafı olması gerekiyor ama aynı numara altında tasnif edilen bir fotoğraf yoktur. Bir başka numarada yer alan Ziya Gökalp’ın sürgün günlerine dair gazete kupüründeki fotoğrafın, naklettiğim metinde belirtilen fotoğraf olması muhtemeldir. 

KARTIN ARKA YÜZÜ

12 Kanun-ı Sani 1336 [12 Ocak 1920]

Kızım Hürriyet Hanım’a

Sevgili Kızım! Sen çok akıllı bir kızsın! Türkan’ı çok seviyorsun. Ona çukulatalar alıyorsun. İşte ben de sana resmimi gönderiyorum. Yakında inşallah kendimi de getiririm. Annene çok selamlar ederim. Amcana da çok selamlar. Seniha’nın, Türkan’ın, Fatma’nın, Şeref’in, Beyhan’ın gözlerinden öperim sevgili kızım.

Baban
Ziya Gökalp
 
İstanbul’da Cağaloğlu’nda Mektep Sokağı’nda Doktor Nafiz Paşa’nın hanesinde Ziya Gökalp Bey’in kerimesi hanıma mahsusdur.


HALKIN KÜLTÜR SEVİYESİNİ YÜKSELTMEK

Akşam Gazetesi'nden, 1937 yılına ait bir kupür. Halkın kültür seviyesini yükseltmek önemli mesele ama halkın umurunda olmadığı bir mesele. Tabii ki seviyenin yükselmesi için önce tepeden birşeylerin inmesi veya nazil olması lazım. Çok görmeyin, bu işler hemen her toplumda aynen cereyan etti, biz geri kalır mıyız? Hasan Ali Yücel'in tercüme bürosundan, Doğu ve Batı kültürünün Maarif Klasikleri aracılığıyla yurt sathına nakledilmesinden biraz öncesi. Henüz kitap ve kültür kodlarımız Aşık Kerem, Leyla Mecnun, Battal Gazi numuneleriyle çalışıyor. Harf Devrimi yapılmış, okur yazar yetiştirmeye çalışan bir eğitim ordusu kurulmuş. Dünya savaşa hazırlanıyor, biz kültür savaşının içindeyiz. Halkevleri faaliyette olsa da buralara sokulamayan kütlelerin ihmal edilmemesi lazım. Bunları yoğun olarak bulundukları pazarlarda yakalayıp kültürü "kitleyeceksin". İnkılab şırasını da yandan vereceksin. Müfredat gündemdeyken şimdikiler de böyle projeleri unutmasın yani... Bu projenin gerçekleşip gerçekleşemediğine dair bir malumatım yok ama çok naif geldi, paylaşmak istedim...
 







KULAK ÇINLAMASINI BEYAN EDER


Cumartesi günü kulağı çınlasa gaibden eline bir nesne gire
Pazar günü çınlasa sefere gide, mübarek ola
Pazartesi günü çınlasa ululardan çok faide göre
Salı günü çınlasa bir ziyan göre
Çarşamba günü çınlasa bir iyi haber işite
Perşembe günü çınlasa muradı tez hasıl ola
Cuma günü çınlasa biraz kaygu ve gussa çeke ama tizcek yine def' ola.


DİLENEN YENİÇERİLER

III. Selim devrindeyiz. Bir zamanların anlı şanlı Yeniçerileri gün gelip sokaklarda dilenmeye başlamış. III. Selim üst rütbeli Yeniçeri ihtiyarlarından 13 kişiyi çarşı-pazarda dilencilik ederken gözleriyle görmüş. Çok üzülmüş olmalı ki isimleri yazılmış bu 13 fakir yeniçeriye yevmiye bağlanmasını istiyor. Yeniçeriler ulufe adı verilen maaşlarını esame denilen belgeyle alırlardı. Üç ayda bir verilmesi kanun olan ulufelerini düzenli alamazlar, çoğu zamanda esamelerini kırdırıp borçlanırlardı. Bunlar açlıktan dilenirken maaş alacakları esame tezkireleri başkalarının ellerine geçiyor, sermayesi, kudreti olup esame satın alanlar devleti soymaya devam ediyordu. Ölenlerin esameleri bile bunların elinde kullanılmaya devam ediyordu. Bazı devlet adamlarının terekelerinden binlerce esame çıktığı olurdu.

GİRİTLİ NAZLI HANIMIN BOŞANMA TALEBİ


Girit’in Hanya kazası Kumkapı Mahallesinde oturan balıkçı esnafından Avnaki Mehmed’in nikâhlı üç karısından biri olan Nazlı Hanım durumuna isyan etmiş. Üç hanımın da aynı evde oturmasını kabul etmiyor. Kocasından kendisine ayrı bir hane açmasını, buna muvafakat etmezse boşanmak üzere Balıkçı Mehmed’in mahkemeye celbini talep ediyor. Mahkeme naibi Abdüllatif aralarını bulmak için meseleyi Eytam Meclisi’ne havale etmiş.
Nazlı Hanım’ın bu cesur girişiminin sonucunu belgenin yer aldığı SALT Arşivinde bulamadım.

BELGE METNİ:

Merkez-i Vilayet niyabet-i şer’iyyesi canib-i valasına
Cariyeleri Kumkapı Mahallesi sakinelerinden olup zevcim bulunan balıkçı esnafından Avnaki Mehmed nam kimesnenin cariyelerinden başka daha iki nefer hatun taht-ı nikâhında olup cümlemiz bir hanede iskân etmek kabil olmadığından cariyeleri müstesna bir hanede iskân ettirmesi ve merkum buna rıza göstermeyip de muvafakat etmeyecek olur ise cariyelerini tefrik etmek üzere merkumun celbiyle muhakememiz icrasını istid’a ve istirham eylerim. Fi 31 Kanun-ı Evvel sene 303 [12 Ocak 1888]
Cariyeleri Nazlı

[Hanya Naibi Abdüllatif’in havale derkenarı]
Islah-ı zatü’l-beyn olunmak içün Eytam Meclisi’ne havale olunur. Fi 10 Cumade’l-ula sene 305 [24 Ocak 1888]