Sinan ÇULUK
Hüseyin Hüsameddin Bey'in Amasya Tarihi'nden İktibas:
Heftadi Ahmed Bey
Gürcüstan’da Kartelli’dir. Osmanlı Türk Devleti’ne büyük
hizmetler gören Kartil hakimi Yusuf Han oğlu Mağrav Mehmed Paşa’nın oğludur.
Pederiyle beraber kabul-i İslam etmişti. 1308 [Bu tarih 1080 olarak tashih edilmeli] senesi Rebiülahirinde Amasya beyi
olup geldi.
Heftadi Ahmed Bey, Amasya’da (Yozoğlu) demekle meşhur
olmuştu. Yozoğlu Gürcüler arasında (Yustoğlu) denilen künyeden kinaye
olacaktır. Her halde manalı bir künyedir. [6-Çünkü yoz, koz vezninde Türk
dilinde ormanda büyümüş, vahşi, yabani, cüretkar, herkese saldırır, herkesten
kaçar mahluka denir.]. Bu zamanın şuarasından Amasyalı meşhur Mustafa Türabi
Efendi, Heftadi Bey’i tarif etmiş olduğundan (Tezkire-i Abdi Efendi) de görülen
beyitleri buraya nakl edildi.
Sanma boş mirliva Heftadi
Maşrık ve Mağribe yetmiş adı
Ona Yozoğlu deyip geçme sakın
İşret
ve şehvete vermiş dâdı
Öyle bir div-mânend ki ol
Bir
sinekten koparır feryâdı
Bundan akdem Amasya Müftüsü el-Hac Hızır Efendi devriye
mollası olduğundan Kuloğlu Ferruh Efendi üçüncü defa Amasya müftüsü ve
dersiam-ı meşhur Amasyalı Şeyh Yakub Efendizade Mustafa Efendi de Sultan
Bayezid müderrisi oldu.
Heftadi Bey’in Amasya’ya geldiği esnada Nakibü’l-eşraf
Kaymakamı es-Seyyid eş-Şeyh Ahmed Efendi Alaybeyi Doğan Bey, Kethüdayeri
Kuloğlu Mehmed Ağa, Yeniçeri Serdarı Hüseyin Ağa, Muhassıl-ı Emval Baki
Paşazade Müteferrika Rıdvan Bey, Şehir Kethüdası Ali Bali Çelebi idi.
Heftadi Bey akrabasından Hüsrev Bey’le beraber yeni Müslüman
olmuş dinden ve dilden anlamaz, şarab ve şehvetten başka bir nesne bilmezdi.
Pederi gibi dev kıyafet, pehlivan siret bir adamdı. Hüsrev Bey’e Keyhüsrev
denir, bu şekil ve sirette idi. Başında Gürcü haşeratı çoktu. Kethüdayeri
Kuloğlu Mehmed Ağa, mirlivanın dil bilmediğinden dolayı ayanın müdahalesiyle
mütesellim olup Heftadi Bey’e idare-i liva hususatında vekâlet ediyor,
uygunsuzluğa meydan vermemeğe çalışıyordu.
Bundan akdem Hoca Ahmed Paşa’nın Amasya’ya getirip
dairesinde terbiye ettiği Gürcü Ali Bey, Türk ve Gürcü dillerini güzel bilir
bir genç idi. Gürcü Ali Bey, Heftadi Bey’in ve maiyetindeki Gürcülerin
tercümanı ve lisan muallimi olup hükûmet ve halk işlerinde bunlara yardım
ederdi. Fakat muhassıl Rıdvan Bey’in maiyyetine verilen Gürcüler pek dinsiz ve
zalim adamlardı. Tahsil edilen verginin bir mislini de tayyarat ve (Heftadi
Hediyesi) namıyla cebren tahsil ediyorlar, tahsilât bahanesiyle girdikleri
hanelerde fırsat buldukça her fenalığı yapıyorlardı.
Halkın feryadını dinleyen mütesellim ve muhassıl, bu
fenalığın önüne geçemiyorlardı. Bu esnada Sivas Beylerbeyisi Halil Paşa
Diyarbakır’a tahvil-i memuriyet ettiğinden sadrazamın hemşehrilerinden Bosnalı
Ali Paşa Sivas valisi olup geldi.
Şaban evailinde kethüdayeri ve mütesellim olan Kuloğlu
Mehmed Ağa, Irak’a memur olduğundan Zülfikar Paşazade Şaban Ağa [1- Bu Şaban
Ağa, Sipahiyan defterinde “Şaban Mehmed Zülfikar Amasya” diye yazılıdır]
kethüdayeri ve mütesellim vekili olup Gürcüleri ulu orta hareketlerinden men‘
ve terbiye etmeğe kalkıştı. Fakat Mirliva Heftadi Bey’in hamiyet-i
cahiliyyesine karşı sabr u sükûta mecbur oldu.
Ramazan evailinde Anadolu Sadareti’nden mazul olan Amasyalı
Hasan Efendi Rumili Kazaskeri oldu. Gürcülerin harekâtından bizar olan halkın şikâyetlerine
Vali Ali Paşa aldırış etmediğinden Gürcüler işi azıtmışlar, sokaklarda yalnız
buldukları gençleri kapıp Heftadi Bey’e takdim etmeğe başlamışlardı.
Heftadi Bey ayanın hayrhâhâne ihtaratını dinlemiyor,
Gürcülere çok yüz veriyordu. Bu yüzden halk ve hassaten yeniçeriler için için
kaynıyordu. Ramazanın on üçüncü günü Gürcülerin yine bir genci kapması yüzünden
halk ateş gibi birden parlayıp kanlı bir arbede çıktı.
Mehmed Paşa İmareti’nin arkasında bulunan Heftadi Bey’in
konağını saran halk ile Gürcüler arasında korkunç bir muharebe başladı. Genç
kurtarıldı fakat Heftadi ve amcası Keyhüsrev Beylerle hayli Gürcüler kılıçtan
geçirildi. Mirliva konağı yağma edildi. Halktan da beş on kimse can verdi. Bu
konak Amasya mutasarrıflarına mahsus olduğu sicilde muharrerdir.
Fakat halk da işi azıtmış Heftadi Bey’e laf anlatamayan ve
aradıkları zaman bulunamayan ayanın konaklarına saldırmışlardı. Bu esnada
eşkıya takibinde bulunan Alaybeyi Doğan Bey, vakadan haberdar olup yetişti.
Evkaf-ı Sultaniye Mütevellisi Hasan Bey’le birleşip halkı teskin ederek ayanı
büyük bir felaketten kurtardı. Mütesellim vekili Şaban Ağa ve Muhassıl Rıdvan
Bey ve sair zevat ihtifa ettiği yerlerden meydana çıkıp vak‘ayı etrafıyla Vali
Ali Paşa’ya arz ettiler. Ali Paşa Ramazan’ın on sekizinde Amasya’ya gelip
tahkikata başladı. Hayli adamları hapsetti. Hayli de serzenişler işitti. Bir
taraftan da Babıali’ye vak‘ayı yazdı.
Şevval evasıtında gelen emr-i alide Amasya Sancağı, Canik
Sancağı Beyi ve Muhassılı Hasan Bey’e ve Canik Sancağı da Amasya Alaybeyisi
Doğan Bey’e tevcih edildiği ve Divan-ı Hümayun’da muhakemeleri icra edilmek
üzere Amasya Ayanının İstanbul’a izamı bildirildi.