26 Şubat 2013 Salı

AMASYA'DA GÜRCÜ HEFTADİ BEY'E KARŞI HALKIN İSYANI

Sinan ÇULUK

Hüseyin Hüsameddin Bey'in Amasya Tarihi'nden İktibas:



Heftadi Ahmed Bey
Gürcüstan’da Kartelli’dir. Osmanlı Türk Devleti’ne büyük hizmetler gören Kartil hakimi Yusuf Han oğlu Mağrav Mehmed Paşa’nın oğludur. Pederiyle beraber kabul-i İslam etmişti. 1308 [Bu tarih 1080 olarak tashih edilmeli] senesi Rebiülahirinde Amasya beyi olup geldi.
Heftadi Ahmed Bey, Amasya’da (Yozoğlu) demekle meşhur olmuştu. Yozoğlu Gürcüler arasında (Yustoğlu) denilen künyeden kinaye olacaktır. Her halde manalı bir künyedir. [6-Çünkü yoz, koz vezninde Türk dilinde ormanda büyümüş, vahşi, yabani, cüretkar, herkese saldırır, herkesten kaçar mahluka denir.]. Bu zamanın şuarasından Amasyalı meşhur Mustafa Türabi Efendi, Heftadi Bey’i tarif etmiş olduğundan (Tezkire-i Abdi Efendi) de görülen beyitleri buraya nakl edildi.

Sanma boş mirliva Heftadi 
Maşrık ve Mağribe yetmiş adı
Ona Yozoğlu deyip geçme sakın
İşret ve şehvete vermiş dâdı
Öyle bir div-mânend ki ol 
 Bir sinekten koparır feryâdı

Bundan akdem Amasya Müftüsü el-Hac Hızır Efendi devriye mollası olduğundan Kuloğlu Ferruh Efendi üçüncü defa Amasya müftüsü ve dersiam-ı meşhur Amasyalı Şeyh Yakub Efendizade Mustafa Efendi de Sultan Bayezid müderrisi oldu.
Heftadi Bey’in Amasya’ya geldiği esnada Nakibü’l-eşraf Kaymakamı es-Seyyid eş-Şeyh Ahmed Efendi Alaybeyi Doğan Bey, Kethüdayeri Kuloğlu Mehmed Ağa, Yeniçeri Serdarı Hüseyin Ağa, Muhassıl-ı Emval Baki Paşazade Müteferrika Rıdvan Bey, Şehir Kethüdası Ali Bali Çelebi idi.
Heftadi Bey akrabasından Hüsrev Bey’le beraber yeni Müslüman olmuş dinden ve dilden anlamaz, şarab ve şehvetten başka bir nesne bilmezdi. Pederi gibi dev kıyafet, pehlivan siret bir adamdı. Hüsrev Bey’e Keyhüsrev denir, bu şekil ve sirette idi. Başında Gürcü haşeratı çoktu. Kethüdayeri Kuloğlu Mehmed Ağa, mirlivanın dil bilmediğinden dolayı ayanın müdahalesiyle mütesellim olup Heftadi Bey’e idare-i liva hususatında vekâlet ediyor, uygunsuzluğa meydan vermemeğe çalışıyordu.
Bundan akdem Hoca Ahmed Paşa’nın Amasya’ya getirip dairesinde terbiye ettiği Gürcü Ali Bey, Türk ve Gürcü dillerini güzel bilir bir genç idi. Gürcü Ali Bey, Heftadi Bey’in ve maiyetindeki Gürcülerin tercümanı ve lisan muallimi olup hükûmet ve halk işlerinde bunlara yardım ederdi. Fakat muhassıl Rıdvan Bey’in maiyyetine verilen Gürcüler pek dinsiz ve zalim adamlardı. Tahsil edilen verginin bir mislini de tayyarat ve (Heftadi Hediyesi) namıyla cebren tahsil ediyorlar, tahsilât bahanesiyle girdikleri hanelerde fırsat buldukça her fenalığı yapıyorlardı.
Halkın feryadını dinleyen mütesellim ve muhassıl, bu fenalığın önüne geçemiyorlardı. Bu esnada Sivas Beylerbeyisi Halil Paşa Diyarbakır’a tahvil-i memuriyet ettiğinden sadrazamın hemşehrilerinden Bosnalı Ali Paşa Sivas valisi olup geldi.
Şaban evailinde kethüdayeri ve mütesellim olan Kuloğlu Mehmed Ağa, Irak’a memur olduğundan Zülfikar Paşazade Şaban Ağa [1- Bu Şaban Ağa, Sipahiyan defterinde “Şaban Mehmed Zülfikar Amasya” diye yazılıdır] kethüdayeri ve mütesellim vekili olup Gürcüleri ulu orta hareketlerinden men‘ ve terbiye etmeğe kalkıştı. Fakat Mirliva Heftadi Bey’in hamiyet-i cahiliyyesine karşı sabr u sükûta mecbur oldu.
Ramazan evailinde Anadolu Sadareti’nden mazul olan Amasyalı Hasan Efendi Rumili Kazaskeri oldu. Gürcülerin harekâtından bizar olan halkın şikâyetlerine Vali Ali Paşa aldırış etmediğinden Gürcüler işi azıtmışlar, sokaklarda yalnız buldukları gençleri kapıp Heftadi Bey’e takdim etmeğe başlamışlardı.
Heftadi Bey ayanın hayrhâhâne ihtaratını dinlemiyor, Gürcülere çok yüz veriyordu. Bu yüzden halk ve hassaten yeniçeriler için için kaynıyordu. Ramazanın on üçüncü günü Gürcülerin yine bir genci kapması yüzünden halk ateş gibi birden parlayıp kanlı bir arbede çıktı.
Mehmed Paşa İmareti’nin arkasında bulunan Heftadi Bey’in konağını saran halk ile Gürcüler arasında korkunç bir muharebe başladı. Genç kurtarıldı fakat Heftadi ve amcası Keyhüsrev Beylerle hayli Gürcüler kılıçtan geçirildi. Mirliva konağı yağma edildi. Halktan da beş on kimse can verdi. Bu konak Amasya mutasarrıflarına mahsus olduğu sicilde muharrerdir.
Fakat halk da işi azıtmış Heftadi Bey’e laf anlatamayan ve aradıkları zaman bulunamayan ayanın konaklarına saldırmışlardı. Bu esnada eşkıya takibinde bulunan Alaybeyi Doğan Bey, vakadan haberdar olup yetişti. Evkaf-ı Sultaniye Mütevellisi Hasan Bey’le birleşip halkı teskin ederek ayanı büyük bir felaketten kurtardı. Mütesellim vekili Şaban Ağa ve Muhassıl Rıdvan Bey ve sair zevat ihtifa ettiği yerlerden meydana çıkıp vak‘ayı etrafıyla Vali Ali Paşa’ya arz ettiler. Ali Paşa Ramazan’ın on sekizinde Amasya’ya gelip tahkikata başladı. Hayli adamları hapsetti. Hayli de serzenişler işitti. Bir taraftan da Babıali’ye vak‘ayı yazdı.
Şevval evasıtında gelen emr-i alide Amasya Sancağı, Canik Sancağı Beyi ve Muhassılı Hasan Bey’e ve Canik Sancağı da Amasya Alaybeyisi Doğan Bey’e tevcih edildiği ve Divan-ı Hümayun’da muhakemeleri icra edilmek üzere Amasya Ayanının İstanbul’a izamı bildirildi. 





Hiç yorum yok: