4 Ocak 2015 Pazar

SULTAN İKİNCİ MAHMUD’UN ŞEMSİ (GÜNEŞ ESASLI) TAKVİME GEÇME TEŞEBBÜSÜ

Sultan İkinci Mahmud 20 Temmuz 1785-13 Ramazan 1199 tarihinde doğmuştur. Tahta geçmesi de 28 Temmuz 1808 tarihinde gerçekleşti. Doğum günü ve cülus şenlikleri Boğaziçi'nde yaz mevsiminde kutlanınca gayet tabii ki şenlik bir başka oluyordu. II. Mahmud'un cülusu, 1815'e kadar yaz mevsiminde şenliklerle kutlandı. Muhtemeldir ki yedi yılda 2,5 ay geriye düşünce II. Mahmud'u bir düşünce aldı. Hicri takvime göre doğum ve cülus tarihleri her sene 11 gün geri kaldığından zamanla kış mevsimine tesadüf edecek ve Boğaziçi şenlikleri yapılamayacaktı. Hemen aklına Şemsi takvime geçerek doğum gününü yaz mevsimine sabitlemek geldi. Ayrıca kameri ayların başlangıç günleri değişik bölgelerde farklı farklı tezahür edebiliyordu. Günümüzde de biz ülkemizde Kurban veya Ramazan Bayramını kutlarken Arabistan'da farklı bir gün tayin edildiği gibi o zamanlarda da padişahın cülus ve doğum günlerinin farklı tarihlerde kutlanması söz konusu oluyordu herhalde.

Bu mahzurları bertaraf etmek isteyen İkinci Mahmud doğum günü tarihini değiştiremeyeceği için Kameri takvim yerine Şemsi takvime geçmek ve doğum-cülus günlerinin sabitlemek istemiş. Erkân-ı devlete de ilk anda bunu kabul ettirmiş. Ne var ki Darphane Müşiri Hasib Paşa'nın daha sonra aklına Darphane’de basılan paraların 1231 olan tarihlerinin 1230’a indirilmesi gerekeceği gelmiş ki itiraz etmiş. Sadrazam da "padişahımızın doğum gününü Şemsi takvime göre kutlasak bile Hz. Muhammed’in Mevlid Kandili’ni değiştiremeyeceğimiz için yine de istenen fayda sağlanamayacak" diyerek İkinci Mahmud'u ilk aldıkları karardan dönmeye davet ediyor. Padişah da bu gerekçeleri göz önüne alarak Şemsi takvime geçme kararından vazgeçmiş. 

Hasib Paşa’nın itirazı olmasaydı belki de Miladi takvime çok önce geçecektik. Bütün bunlar olurken kimsenin aklına "yok efendim bu takvim gavur icadı biz aya göre takvimi esas tutalım" demek falan da gelmiyor. Üstü örtülü de olsa büyük ihtimalle iktisadi mahzurlardan dolayı vazgeçiliyor. Takrirde yer almıyor ama hazinenin önemli gelirlerinden biri olan "tefavüt-i hasene" Şemsi takvimde alınamayacak ve gelir kaybı büyük olacaktı.

Bu takrirde ve iradede ayrıca İkinci Mahmud’a Höce Agop tarafından sunulan padişah portreleri ile ilgili bir bahis de var ki her haliyle orijinal. Üstelik bu portreler daha sonra devlet dairelerine asılması mecburi kılınmış olan İkinci Mahmud portreleri. 



METİN


Seniyyü'l-Himemâ Kerimü'ş-Şiyemâ Devletlü Atûfetlü Efendim Hazretleri

Malum-ı alileri buyurulduğu üzere velâdet-i bâ-saadet-i mülûkâne ve cülûs-ı meymenet-menûs-ı şahâne eyyâm-ı meserret ittisâmı leyâli-i mübarekesinde îkâd-ı kanâdil resm-i celiline dair mukaddemce bi'l-müzakere takdim olunan müzekkire manzur-ı meali-mevfûr-ı cenâb-ı şehenşâhî buyurulmuş ve mucebince icab eden resimler dahi Höce Agop bendelerine sipariş kılınmış olduğundan mersum kulları marifetiyle bu defa radde-i münasibe üzere tanzim olunmuş olan resimler meşmûl-i nazar-ı şevket-eser-i cenâb-ı mülûkâne buyurulmak ve icâbı takdirinde tatbik olunmak içün müzekkire-i mezkûre ile beraber mersûl-i sû-yi atûfileri kılınmış olmağla mezkûr resimlerin sûret-i şekil ve heyetleri muvafık-ı emr u irade-i mehasin-ifade-i şahane buyurulur ise müzekkire-i mezkûre ile [vara]ka-i mahsusalara tab' ve neşr ile bi'l-iftihar icra-yı iktizâsına ibtidâr kılınacağı ve fakat müzekkire-i mezkûre iktizâsınca işbu leyâli-i meserretin şuhûr-ı kameriyeden şuhûr-ı şemsiyeye tahvili eğerçi tehalüf-i hesab ve itibar cihetiyle ol vakit münasib mütalaa olunmuş ise de sikke-i hasene-i şehenşâhî tarih-i şuhûr-ı kameriye [belgede eksik] üzere madrûb ve mazbût olduğuna ve şimdi bu resm-i meserretin şuhûr-ı şemsiyeye tahvilinde sikke-i hasene-i şahanenin bu hesaba tatbiki [belgede eksik] el-haletü hazihi darb olunmakda olan otuz bir tarihinin otuza tenzili lazım geleceğinden ve bir de işbu leyâli-i meserretin şuhûr-ı şemsiyyeye tahvili hengam-ı sayfa tesadüfü cihetiyle saye-i şevket-vaye-i hazret-i cihân-dârîde Boğaziçi'nde layıkıyla icra-yı tertibat olunmak niyetine mebni ise de leyle-i Mevlid-i Şerif-i Hazret-i Risalet-penâhî şuhur-ı kameriye hesabıyla cârî olmakdan nâşî fusûl-i erbaayı devr edeceğinden yine tertibatın mecmu'u eyyam-ı sayfa münhasır olamayacağına nazaran bu suretin terkiyle yine kemakan şuhur-ı kameriye hesabıyla icrâ-yı tertibat olunması sair bazı cihetlerle dahi muvafık ve münasib olacağı evvelki gün Dâr-ı Şûrâ'da vuku' bulan ictima'ımızdan sonra zikr olunan resimlerin muayenesi sırasında Darbhane-i Amire Müşiri Atûfetlü Hasîb Paşa hazretleri tarafından yad olunmuş ve çünkü şuhûr-ı şemsiye itibarının tercihi her bir mahalde ve ez-cümle süferâ-yı Devlet-i Aliyye olan Avrupa devletleri nezdinde îkâd-ı kanâdil meserret-i resm-i mergûbunun muttariden icrasına medâr-ı suhûlet olmak mütalaasından ibaret ise de ber-vech-i muharrer şuhur-ı kameriyeden itibar olunması muvafık-ı emr u irade-i seniyye buyurulduğu halde vuku' bulacak tehalüf-i hesab mahzurunun def'i zımnında makâm-ı vâlâ-yı Nezâret-i Hariciye'den sefaretler canibine dikkatli mektuplar itâresiyle süferâ-yı Devlet-i Aliyye'nin birbirleriyle bi'l-muhabere bir gecede icrâ-yı resm-i meserret eylemeleri hususu tenbih ve tekid olunarak saye-i şevket-vaye-i hazret-i şâhânede bu maksûdun dahi istikmal-i hüsn-i husûlü mümkün olduğu devletlü Hariciye Nazırı paşa hazretleri tarafından tezekkür kılınmış ve bu surette mukaddema dahi bazı muhassenât mütalaasıyla icrâ-yı tertibatın şuhur-ı kameriyeden itibar olunduğu Takvim-i Vekayi'a dahi derc u tab' olunmak hasebiyle yine ol vechile icrası tahvilinden evla görünmüş ise de bu hususta dahi bâ-irade-i ilham-ifade-i cenab-ı cihan-bani müteallık buyurulur ise ana göre müzekkire-i mezkûre tashih olunacağı beyanıyla tezkire-i senaveri terkîmine [müba]deret kılındı efendim.




Hiç yorum yok: