Ruhun şâdolsun Ahmed Resmî Efendi. Yıllar önce görüp gelecek nesillerin ibret alması için yazdığın bu satırlardan kimse ibret almamış. Bu defa Boğdan'ı sorsan nerede olduğunu bilemeyecek adamlar "Kızılelma semtini" hiç bilemediklerinden bildiğin kırmızı elmaları camide dağıtarak değişen hiç birşey olmadığını gösterdiler.
HULÂSATÜ’L-İ’TİBÂR
İfâ-yı hamd u senâ-yı Hüdâvend-i allâm ve icrâ-yı vazife-i
salât u selâm hitâmından sonra ma’rûz-ı endiyye-i behiyye-i kirâm budur ki: Fatiha-i
ma’mûre-i âlem ve sâniha-i debdebe-i mülûk u ümemden berü nev-be-nev zuhûr eden
havâdis-i rûzgâr karnen ba‘de karnin tevârihe yazıla gelmekle dünyaya sonra
gelenler selefte geçmişlerin ahvâl ve etvârına itibâr ede geldikleri mahall-i inkâr değildir. Bu suretde güzelce
tevârih okuyup öteden berü her zamanda ve her iklimde ebnâ-yı cihan ceng u cidâlden
hâli olmayub «ve lev la def´ullahin
nase ba´dahüm bi ba´dil le fesedetil erdu [Ve eğer Allah'ın insanlardan bazılarını bazılarıyla defetmesi
olmasaydı yeryüzü mutlaka fesada uğramış olurdu. Bakara 251]» âyet-i kerîme-i hikmet-iştimâli mefhûmunca
nizam-ı âlemin esası [s.4] müdafaa üzerine kurulmuş ve dünya mülkünün ma‘mûr ve müstahkem olması
iktizâ-yı hâle göre düşmanlarla sulh u musafât mesâlihine mevkûf olmak kaziyyesine tahsil-i vukûf ede gelmiş akıl
ve tecrübe sahipleri bu kaide-i hikemiye ile amel ederek her vakitte kavganın a’lâsı
olmadığını fehm edip daima sulhu cenk üzerine tercih ile hidmetkar oldukları
devlete ve ibadullaha rahat ve emniyet bağışlaya gelmişlerdir.
Akıl ve tecrübesi nâkıs olmak takribiyle bu kânûn-ı mesnûn-ı mergûbun husûlüne riayet etmeyip edyân-ı sâirede
bulunanları bilumum dünyadan kaldırmak ve yahut her zaman düşmanın burnunu yere sürtüp haddini bildirmek ehl-i İslam’ın üzerine
vaciptir deyü itikad eden yâdigârlar “hareket olmayınca bereket olmaz; Bu memleketler
seyfle alınmıştır. Padişah-ı İslam'ın bahtı âlî, ricâli pişkin, kılıcı keskindir. Dünyada dindâr bahâdır
vezir-i Aristo-tedbir ve beş vakti cemaatla kılar
on [s.5] iki bin güzide asker tedarük ettikten sonra Kızıl Elma’ya dek gitmeğe
ne minnet vardır?” deyü tumturak elfâzla cehlini itirâf ve sandalye üzerinde
Hamzaname nakleden pehlivanlar gibi lâf u güzâf edip Kızıl Elma semtini Boğdan'dan gelen alyanak elma gibi yenir şey zanneder.
Binaen alâ zâlik encâm-ı kârı fikretmek şânından olmayan bazı sadediller teshîli
ile 1182 tarihinde hâdis olup doksana varınca mütemâdi
olan Moskov seferlerini mutazammın başka bir makale tahrîr ve bizden sonra bu kârhane-i
hayret-fezâya gelenlere mürûr-ı
zamanla ibret-pezîr olarak harekât-ı mâziyeyi âtî için örnek ittihâz etmek mülâhazasıyla
hayr-hâhân-ı Devlet-i Aliyye'den bazıları ihtâr u istihsân etmeğin bi-mennihi
teâlâ rûzmerre itibarıyla kaleme
alınıp sebt-i cerîde olunan mevâd ve vekâyi‘-i vâkı‘a mutâbık ve sıdk u hakîkate
muvâfık olmak üzere bir mukaddime ve bir lâhika ve altı fasıl ile bir hâtime üzerine
tertîp ve “Hulâsatü’l-İtibâr” ismiyle telkîb olunmuştur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder