22 Şubat 2024 Perşembe

OSMANLI HARFLERİYLE OKUYAMADIK, LATİN HARFLERİYLE YAZIN OKUYALIM


Bir Alman’ın Adapazarı Fabrikası’nı ziyaret edeceği ve seyahat işlemlerinin yapılması Berlin Sefareti Ataşemiliterliği'ne bildiriliyor. Ne var ki sefaret mensupları, gönderilen yazıda adamın şehri ve şirketinin isimlerini okuyamamışlar. Tahmin ettikleri kadarıyla adres rehberinde de bulamamışlar. Sefaret, Osmanlı Ordusu Başkumandanlığından bu isimlerin bir de Latin harfleriyle yazılıp gönderilmesini istemiş. Başkumandanlık da meselenin sahibi Nakliye Kıtaları Müdürlüğüne gereğini yapın diyor. Aşağıdaki belgede adamın soyadını okumaya çalışın. Adı Hans’ı bildiğimiz için okuyabiliyoruz ama soyadı kaç farklı şekilde okunuyor. Nevciban, Nevciyan, Nucban, Nucyan okuyabildiğimiz gibi ilk hecenin o-ö-u-ü seslerinin varyantları olabileceğini de hesaplamalıyız. Adamın soyadını bilmediğimiz sürece hangi okunuşun doğru olduğunu ve Almancada nasıl yazıldığını asla bilemeyiz. Şirket ve şehir ismini kim bilir nasıl yazdılar ki Almanya’dakiler işin içinden çıkamamışlar.

Eski yazıda yabancı yer, şahıs, müessese isimlerinin okunması her zaman için müşküldür. Osmanlılar da okunuşunu bilmedikleri bir ismi okuyamıyorlardı. Birçok şehir ve devlet adamı ismini ancak harekeleyerek yazdıkları takdirde doğruya yakın telaffuz edebiliyorlardı ama bu yöntemi de çok seyrek uyguluyorlardı. 19. yüzyılda Tanzimat, 1. Meşrutiyet ve İstibdad devirlerinde Osmanlı Hariciyesi ile kendi dış temsilcilikleri arasındaki resmi yazışmalar Türkçe yerine Fransızca yapılıyordu. Tek sebebi okuma güçlüğü olmasa da resmi dili Türkçe olan bir ülkenin dış politika işlerini Fransızca yürütmesinde bu okuma-anlaşılma engelinin büyük etkisi vardı. Türkçesi zayıf gayrimüslim büyükelçiler ve Hariciye personeli ile telgraf muhaberatının Fransızca yürütülmesi yüzünden dış politikanın geliştiği, ilişkilerin arttığı bu çağda resmi dilimizi mecburen bir süre terk etmiştik. Kendi temsilciliklerimizle başkent arasında gidip gelen evrak yabancı ülkelerin temsilciliklerinden gelen-giden evraktan çok çok fazlaydı. Hariciye’nin tercüme büroları harıl harıl çalışıyordu ama çevirdiklerinin çoğu resmi dilimiz Türkçe’nin dışında Fransızca ile yazılan kendi yazışmalarımızdı.



Hiç yorum yok: