25 Ocak 2024 Perşembe

DÖRDÜNCÜ MUSTAFA'NIN TAYYAR MAHMUD PAŞA'YA DAİR HATT-I HÜMAYUNU


Caniklizadeler paylaşımıma gelen tepkilerin bir kısmı şaşkınlık içeriyor. İhanet, isyan ve firar alışkanlıklarına rağmen bu aileden paşaların nasıl olup da affedildikleri, hatta yeniden devlette görev almalarının nasıl mümkün olabildiği merak ediliyor. Osmanlı devlet yönetiminde benim de hayret ettiğim hususlardan biri budur ve devletin asırlar içinde gelişen, oturan bir anlayış çerçevesinde müdahalesi vardır. Ancak ihanete rağmen affedilme veya ödüllendirilme sadece Canikli ailesine mahsus değildir. Celali isyancılarının çoğu silah bırakıp devlete teslim olmaları şartıyla paşa yapılmış veya başka zamanlarda başkaldırıp isyanlarını engelleyemedikleri Rumeli’deki Pasbanoğlu, Mısır’daki Kavalalılar, Irak’taki Büyük Süleyman ve Memluklar gibi zümrelere bir anlamda özerklik verilmişse de devlet kinini içinde saklamış ve zamanı gelince, ortam müsait ve gücü de yerindeyse cezalarını kesmiştir.

Devlet mekanizması her zaman aynı güçte olmayınca refleksleri de otomatik olarak aynı olmuyor. Denge politikası her şeyin başında geliyor ve o dengeleri sarsarlarsa devletin temelinin zedeleneceğini de pekâlâ biliyorlardı.


Şu aşağıdaki belge bu konuda oldukça malzeme sunmaktadır. Bizzat Dördüncü Mustafa’nın elinden çıkma bir hatt-ı hümayundur. Konuyla alakası olanlar bu padişahın çok iri harflerle yazılmış hatt-ı hümayunlarını bilirler ancak Arşiv’de gayet ince ve güzel yazılmış yazıları da bulunmaktadır. Padişah bugün çoğumuzun anlamakta zorlanmayacağı sade ve akıcı bir Türkçeyle Caniklilerin son büyük reisi Tayyar Mahmud Paşa’nın idamında ısrarcı olan Sadrazam Çelebi Mustafa Paşa’yı rahatlatmak için dil döküyor. İşte satır aralarında da göreceğiniz üzere dengeler önemli. Padişah kendi tahtını korumanın ve rakiplerine koz vermemenin derdinde ne kadar hassas davranıyor. Nasıl da alttan alıyor. Yine de bu politikalarında başarılı olamadı ve kısa süren saltanatından devrildikten sonra boynunu yağlı kementten kurtaramadı. Yerine gelen İkinci Mahmud’un politikalarında Tayyar Mahmud’un yeri bulunmadığından idam edilmesi çok kolay oldu.


YA FETTAH


Fî 7 S[afer] sene [12]23 [4 Nisan 1808]


Benim Sadr-ı Azamım ve Serdar-ı Ekremim

Senin zatında merkûz olan hulûs ve sadakat ve hayr-hâhî ve gayret muktezası vekil-i mutlakım olduğun günden beri idare-i umûr-ı azîm-i Saltanat-ı Seniyye’mde zerre kadar kusur ve fütur ibrâz etmeyerek mecmûʻı harekât ve etvârın rızâ-yı mülûkâneme muvafık olduğundan senden her vechile hoşnut ve razı olduğum Hazret-i Mevla’ya malumdur. Ancak Tayyar Paşa hususunda halkın kılükal ve havadisinin kesretinden hatırına bir şey gelmesin. Ancak idamına irade-i mülûkânem taalluk etmediğinden tesahüp ediyor zannetme. Devr-i sabıkta Nizam-ı Cedid’i kabul etmeyip isyan edip Moskov’a firar etmiş idi. Bi-Avnillahi Teala cülus-ı hümayunum vuku bulduktan sonra bir takrib Asitane-i Aliyye’me gelip istida-yı inayet etmekle kaymakam nasp eyledim ki Musa Paşa gibi müseyyebâne hareket etmeyip Ordu-yı Hümayun’uma dair tertibat ve levazımatı yazdığın vechile tanzim ve irsal etmesi memul-ı şahanem idi. Amma aksi zuhur eylediği gibi azl eyledim. Ve vezareti ref’ olunup Dimetoka’da ikameti münasip görülmüş idi. Sonra orada ikametten havf eylediğinden naşi Varna’da ikamet etmesi re’y olunmuş. Allahı seversen şu Tayyar Paşa’yı tesahüp ediyor kıyas etme. Şimdi izalesi hususuna müsaade-i hümayunum olsa devr-i sâbık takımı düğün bayram edip işte cezasını buldu, mukaddem ettiği yoluna geldi diye gayet memnun olacakları senin dahi malumundur. Benim murad-ı hümayunum ancak devr-i sâbık takımının hazzedeceği bir şey vücuda gelmesin diyedir. Yoksa Allah bilir tesahüp değildir. Ve murad-ı hümayunum bu olduğunu senden maada kimseye ifade ve izhar etmedim ve bundan sonra dahi kimse[ye] bildirmek muhaldir. Amma sen kendi çerağ-ı hassım olup lakırdı çıkmayacağı malum-ı şahanem olmakla tahrir eyledim. Lakin Varna’dan vilayetine veyahut Kırım’a firar etmesi memul müdür? Eğer bu makule harekete cesaret eyleyeceğini fehmedersen taraf-ı hümayunuma iş’ar edesin. Lakin vilayetine firar ederse evvelki gibi asker cem’ edip tuğyan edemez zannederim. Kırım’a gider ise bir beis yok, kıyas olunur. Senin dahi hatırına nasıl gelir ise mülahaza edip taraf-ı hümayunuma iş’ara şitab eyleyesin. Bir vechile ashab-ı garazın kılükal ve havadisine bakmayıp mukteza-yı sadakat ve istikametin üzere memur olduğun maslahat-ı din ü devletime evvelkiden birkaç kat ziyade dikkat ve ihtimam edip dua-yı hayr-ı hüsrevâneme mazhar olasın. Cenab-ı Bari nusret ve selamet verip yüz aklığı ile hak-i pa-yi hümayunuma yüz sürmeyi müyesser eyleye. Âmin.

TSMA-E, 529/45




Hiç yorum yok: