10 Nisan 2022 Pazar

BİZ GENÇTİK ÇEKTİK, ŞİMDİKİ GENÇLİK DE ÇEKİYOR. NE ÇİLESİ VARMIŞ BU GENÇLİĞİN

 

Asırlar geçti, bizim politikacılarla bazı ham ervah bürokratlarda zihniyet değişmedi. Her işte baskı, her yerde sindirme politikası. Atalarımız zorla güzellik olmaz demişler ama bu dededen toruna zihniyeti değişmeyen politikacıların tek anladığı hot-zot politikası. Yeni eğitim-öğretim yılı başlar başlamaz RTE, Bahçeli ve bunların açtığı yoldan giden bilumum politikacıların öğrencilere demediği kalmadı. An geldi terörist dediler, kimi hızını alamadı kafalarına uymayanları dinsiz, imansız ilan etti. Velhasıl akıllarına her geleni söyleyip durdular. Bu ülkede her ağzını açan politikacı, gençliği, kadınlığı, çocukluğu, analığı, babalığı, öğrenciliği, öğretmenliği velhasıl topyekûn bir insanlığı hizaya çekmek istiyor. Herkesi, kendilerinin kırıp atamadığı kalıbı dar dünyalarına mahkûm etmeye kalkıyor. Çevrelerinde kendilerine aldırmayan, zamanının doğrusu üzerinde ilerleyen gençleri görünce tahammül edemeyip çıldırıyorlar. Ne yapsın bu gençlik? Karşınıza dizilip mum gibi esas duruşta, el-pençe divan mı dursun? Ağzını bıçak açmasın, her gelene ağam, gidene paşam mı desin? Bu sayede sizler de berbat dünyalarınızda huzur içinde yaşamanın hayalini mi kuruyorsunuz?

Sizlerin ağababalarınız da o hayallerle yaşadı ama devran dönünce vaktinde ensesinde boza pişirdikleri o gençlerin eline baktılar. Şimdi de öyle olacak. Herkes vadesi dolunca göz önünden kaybolacak. Ülkemizi kendinden emin, ne yaptığını bilen, hota zota kulak asmayan gençler bir adım ileriye taşıyacak. Yoksa istikbalimiz bunların istediği suya sabuna dokunmayan mıymıntı mı mıymıntı gençlere kalırsa, dünya uluslarının yönetim sırası bizim gençlerin akranlarına geldiğinde bizimkileri suya götürüp susuz getirirler. Ondan sonra yandı gülüm keten helva...
Vaktinde de aynı kafalar boş boş konuşup iş yaptıklarını sanıyorlardı. Mekteb-i Sultani (Galatasaray Lisesi) öğrencilerinden bir grup öğrenci, gençlik hevesiyle okullarında kendi başlarına “Sebat” adında bir gazete çıkarmışlar. Aslında o kadar masum bir edebiyat mecmuası olarak çıkarmışlar ki ne yapacağını şaşırmış hükümet çocukları teşvik etmesi gerekirken cezalandırılmalarını istiyor. Artık kim II. Abdülhamid’e jurnallediyse Zaptiye Nazırı Nazım Paşa’nın paçaları tutuşmuş. O da yaptırdığı tahkikatın sonucunu aşağıdaki belgede anlatıyor. Üç sayı çıkan dergide hiçbir suç unsurundan bahsedemiyor ama neler neler diyor, demediğini bırakmıyor. Aşağıda belgenin yeni yazıyla okunuşunu verdim. Laf salatası olan tarafları önemli değil, anlaşılması gereken yerler zaten anlaşılıyor. Bir bakın bakalım, nazırın kafasındaki dünyanın bugünkülerden bir farkı var mı? Üstelik bu Nazım Paşa o devrin mürekkep yalamış tahsillilerinden. Avrupa görmüş, lisan aşina, gazete yazarlığı yapmış, telif ve tercüme bir hayli kitabı var. Demek ki an geliyor, makam sevdası mıdır her nedendir bilinmez, zihniyet değişimine bunlar da fayda etmiyor.
(Galatasaray Lisesi tarihçesine dair kaynaklarda bu olaya ve Sebat gazetesine rastlayamadım. İlgilisi varsa tavsiye ederim. Bu konu derinlemesine bir araştırmayı hak ediyor.)
Belge Metni:
Mekteb-i Sultani’lerinde beyne’t-talebe tertip olunan gazete hakkında ikmal-i tahkikat için bu sabah polis meclisi reisi mekteb-i mezkûre gönderilmiş idi. Tahkikat-ı vâkı’ayı havi şimdi varid olup leffen arz u takdîm kılınan varakadan müstefâd olduğuna göre beşinci sınıfın ikinci kısmı şakirdânı kendi eserlerini neşr için böyle bir gazetenin neşrine karar vererek mektebin nısf haricî şakirdânından Köyne Efendi dahi kendi hanesinde alet-i istinsah ile bu gazetenin tab’ını deruhde edip şimdiye kadar üç numara çıkarmış olduğu tebeyyün ederek mürettipler hakkında mektepçe muamele-i te’dibe icra olunacak ise de mekteb-i mezkûrun idaresi nizamsız olmakla beraber emr-i idare dahi bir takım adi Hıristiyan ve hatta Ermeniler elinde kalmış olduğundan mekteb-i mezkûr idaresi esasen muhtac-ı ıslah göründüğü gibi Mekteb-i Mülkiye şakirdanı meyanında da hürriyet-i efkâr namıyla efkâr-ı Frengâneye meyyâl olanlar dahi hissolunduğundan ve mekatib-i âliye şakirdânı kendi hallerinde serbest bırakılırsa gençlik münasebetiyle en fena mesleklere sülûk ederek tahsillerinden devletçe istifade olunmadıktan başka belki pek çok mazarrat görülebileceğinden mekatib-i âliyece şakirdanın hal ve hareketleri taht-ı inzibatta bulundurularak tehzîb-i ahlaklarına ziyadesiyle itina kılınmak lazım gelir gibi mütalaa olunduğu maruzdur. Ol babda ve kâtıbe-i ahvalde emr u fermân veliyy-i-ni’met-i bî-imtinânımız efendimizindir.
Fî 2 Mart sene 308 (14 Mart 1892)



Hiç yorum yok: