10 Nisan 2022 Pazar

Ali Ferruh Bey'in Bulgar Başbakanın Yüzüne Okuyup Üflemesi


Hariciyeci Ali Ferruh Bey Osmanlının son devrinin müstesna devlet adamlarından biridir. Mesleğinde olduğu kadar devrinin edebiyatçı kimliğiyle de öne çıkan sanat erbabındandır. Erken yaşta ölümü toplumda büyük bir üzüntü yaratmış ve sağlığında olduğu gibi arkasından da herkes hüsn-i şahadet etmiştir. Babası Reşad Paşa gençliğinde Yeni Osmanlıların önde gelenlerinden ve 1871 Paris Komünü’nde sokakları arşınlayan bir devrimciydi. Sonraları Abdülhamid’in güvendiği mülkiye paşalarından oldu. Oğlu da onun yolundan giderek devletin hariciye kanadına intisap etti. Bulgaristan Komiseri olarak bulunduğu son görevinde kısa sürede büyük işler başarmış ve Sofya Sefareti Arşivi’ni devrine göre hayli ileri seviyede tasnif ettirerek, devletimiz açısından son derece önemli belgelerin günümüze kadar intikal etmesini sağlamıştır. Onun tasnif ettirdiği ve kendinden sonra da birikmeye devam eden bu belgeler neredeyse hiç zayiata uğramadan getirildiği Osmanlı Arşivi’nde günümüz standartlarında yeniden tasnif edilerek 92917 katalog maddesinde yaklaşık 330 bine ulaşan belge adediyle HR.SFR.(04) kodu altında araştırmacılara sunulmuştur. Bu tasnifin içinden çıkan Sofya Sefareti Arşivi’nin sandıklarına dair fotoğraf da günümüze kadar bulunmuş en eski arşiv faaliyeti fotoğrafımızdır.
1878 Berlin Kongresi’nde alınan kararlarla Bulgaristan içişlerinde bağımsız, Osmanlıya bağlı bir prenslik olarak yeniden teşkilatlandırılarak başına da Alman hanedanlarının boşta gezer prenslerinden biri getirilmişti. Oradaki en üst rütbeli Osmanlı devlet adamına da Bulgaristan Komiseri deniliyordu. Ali Ferruh Bey Washington sefaretinden nakledildiği komiserlik görevine 1902’de başladı. O zamanki Prens Ferdinand ve Meclis-i Nüzzar Başkanı Danef Efendi (bakanlar kurulunun başı yani başbakan) ile olan ilk görüşmelerinden edindiği izlenimleri düzenli raporlar halinde II. Abdülhamid’e ve Sadaret’e sunuyordu. Ali Ferruh Bey Prens ve başbakandan hiç hoşlanmamış. 6 Mayıs 1902 tarihli raporunda aralarında geçen konuşmaları olduğu gibi anlatırken çok hoş, bugün için şaşırtıcı ifadeler kullanmış. Danef Efendi’yi yüzüne karşı nankörlük ve sözünün eri olmamakla suçlamış. Kafasını bozduğunda prensi de yalancı, renksiz ve mesleksiz olmakla suçluyor. Görüşmeye dair aktardığı en can alıcı ifadeleri ise aynen şöyle:
“İnşallah ömr-i resmîsi kısadır. Zaten mumaileyhimin üzerine birkaç defa ‘izâ vakaʻat’ sure-i celilesini okuyup üfledim. Artık o adam içün muvaffakiyet mutasavver midir?. Sure-i Mekkiyye-i müşarünileyhanın havass-ı celili ve tesirat-ı harikası malum-ı celil-i hazret-i Hilafet-penahidir.”
Maalesef bu mektuptan iki sene sonra Ali Ferruh Bey vefat etti. Danef Efendi’nin görevinin ne zamana kadar sürdüğünü tespit edemedim. Acaba Ali Ferruh Bey’in nefesi kuvvetli miydi? Okuyup üflemesi işe yaradı mı? Yoksa sadece II. Abdülhamid'in nabzına göre şerbet mi verdi? Buralarını şimdilik bilemiyorum.
Biyografisine ve çalışmalarına dair YÖK TEZ sitesinde dört tez tespit ettim ve üstünkörü incelememe göre fena çalışmalar olmadığını söylemeliyim. Teferruat isteyenler için önerebilirim.



Hiç yorum yok: