11 Mayıs 2020 Pazartesi

NE OLURSA OLSUN MAKAM BENİM OLSUN


Osmanlı Devleti’nin klasik devrinde merkez ve taşradaki ilmiye-seyfiye-kalemiye sınıflarından üst rütbeli devlet adamlarının olağan görev değişiklikleri Ramazan bayramından sonraki ilk gün yani Şevval ayının 4. günü gerçekleştirilirdi. Hicri 1216 yılının Şevval tevcihâtı sırasında (7 Şubat 1802 ) Sadrazam Yusuf Ziya Paşa, Mısır’ı işgal eden Napolyon’u def etmek için ordu ile birlikte gittiği Kahire’den İstanbul’a dönüş hazırlıkları yapıyordu. İstanbul’da onun yerine bakan Sadaret Kaymakamı Abdullah Paşa bir gün önce ağır bir hastalık geçirmesine rağmen törende bulunmak için hasta hasta Topkapı Sarayı’na gelmişti. Tam padişahın huzuruna çıkacağı sırada Arz Odası’na girmek üzere yürüdüğü dehlizde yüzüstü düşüp yüzü gözü kana bulanmış halde ölüverdi. O sırada yaşananları gözüyle görmüş Vakanüvis Vasıf Efendi’nin sözlerini nakleden tarihçi Ahmed Cevdet Paşa makam mevki için bekleşen Osmanlı ricalinin ibretlik hallerini anlatır. Bu ricalin çoğu karşı karşıya kaldıkları böylesine acı bir olayda bile az ötedeki ölümden ibret almayıp “falan kişi mansıp kapacak mı, falan davet olunmuş mu, acaba durumumuz ne olacak, makam az isteyen çok” diyerek söyleşip, etrafa bakışıp dururlarmış.

Fotoğraf açıklaması yok.

Hiç yorum yok: