11 Mayıs 2020 Pazartesi

AKÇE İLE OLAN DUA BÖYLE OLUR

Üçüncü Selim 1789’da tahta çıktığında 1787’de başlayan Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Avusturya savaşları devam ediyordu. Üçüncü Selim’in tahttaki ilk yıllarına ait olması gereken bu hatt-ı hümayunda, itikadı kuvvetli, salih oldukları söylenen bazı kişilerin savaşın Osmanlıların galibiyeti ile sonuçlanması için camilerde dua etmekle görevlendirildikleri belirtiliyor. 

İlk olarak on üç kişinin şartlarına uyarak Şeyh Şazeli’nin Ahzab-ı Şerife'sini okuması için Fatih Camii hatibi Reyhanzade Efendi görevlendirilmiş. Sonrasında yirmi beş kişinin haftada yirmi beşer bin Ayete’l-Kürsî okuması için hacegandan Kasapbaşızade İbrahim Efendi memur edilmiş. Okuyuculara altı aylığına toplam iki bin dört yüz kuruş ücret tayin edilmiş.

Bunlar altı ay boyunca okumaları gerekeni okumuş, paraları almışlar ama ne savaş bitmiş, ne de zafer kazanılmış. Sadrazam da bir altı ay daha okuyup ücret alsınlar diye telhis kaleme alıp Üçüncü Selim’e sunmuş. Padişahın biraz kafası bozulmuş tabii ki hemen telhisin üzerine bozuk bir imlayla da olsa protestosunu döşenmiş. Okuyanların samimiyetle okumadıklarını, belki de işin erbabına rastlanamadığı için okumanın bir semeresi olmadığını yazıyor. Tabii böyle nazik bir zamanda ulemanın nefretini üzerine çekmemek için de altı ay daha okunup parasının Darbhane’den verilmesini emrederken lafı sokmayı da ihmal etmiyor:

 “Akçe ile olan dua böyle olur”

METİN:

“Bilmem hulus ile mi kıraat olunuyor [olunmuyor?] yoksa erbabına mı tesadüf olunmayor ki bir semeresi müşahid [müşahade?] olunamayor. Hoş imdi yine altı mah kıraat olunsun ve akçesi Darbhane’den virilsün. Akçe ile olan dua böyle olur”

(Yeni Mecmua’nın 23. sayısında bu belgeyi değerlendirip fotoğrafını neşreden Ahmed Refik [Altınay] belgede camilerde Fetih Suresi okunmasından bahsedilmediği halde öyle yorumlamıştır. Ondan iktibasen günümüze kadar yazılan birçok kitap ve makalede Fetih Suresi okunması konu edilmektedir. Belki de belge takımında böyle bir talep vardı ama Hatt-ı Hümayun’un Hazine-i Evrak’ta bulunduğu belirtilmesine rağmen katalog özetlerinden belgenin aslına ulaşamadığım için kesin bir hükümde bulunamıyorum. Hatt-ı Hümayun'un numarasını tespit eden varsa paylaşmasından memnun olurum.)



Hiç yorum yok: