20 Ekim 2018 Cumartesi

ÜÇÜNCÜ SELİM’İN GÖZÜ ÖNÜNDE YENİÇERİLERLE MOLLALARIN KAVGAYA TUTUŞMASI

Sultanahmet Camii’nde bir Mevlit Kandili gecesi medreseli suhtelerle (softalar) yeniçeri neferleri çok şiddetli bir kavgaya tutuşur. Mevlit gecesi için saray mutfağında özenle hazırlanıp tepsi tepsi camiye getirilen şekerlerin dağıtımı esnasında, klasik toplumsal reflekslerimiz devreye girince şekerler kapış kapışa gitmiş. Tabii ki kapanın elinde kalamamış… Millet birbirinin elindekini kapmanın mücadelesine düşünce kavga kaçınılmaz olmuş.

En örgütlü iki kesim olan yeniçeriler ile medreseli suhteler başlamışlar birbirlerini tartaklamaya. İnsanların gözü öylesine dönmüş ki ne cami, ne mevlit, ne de hemen yanı başlarındaki Sultan Selim kimsenin umurunda olmamış. Kavga caminin içinden dışarılara da taşmış ama daha büyük olaylara fırsat verilmeden önü alınmış.

Daha sonra Üçüncü Selim bu konu hakkında Sadaret Kaymakamından “yeniçerilerle suhteler arasındaki kavgaların olağan olduğuna” dair bir yazı almış olmalı ki aşağıdaki hatt-ı hümayunu göndermiş. Padişahın yönetim anlayışına dair güzel ipuçları da barındırıyor. Metinde kalktığından bahsedilen ama aslında kalkmayan “siyaset” günümüzde "politika"ya karşılık gelen kelime değil. Suçluların cezalandırılmasında padişahın yetkisine bırakılan idam cezasının uygulanmasına siyaset denilirdi. Attila İlhan’ın “An Gelir” şiirinde Pir Sultan’ın ölümünü tasvir ettiği siyaset meydanı işte o idam meydanıdır.

Hatt-ı Hümayun’un son cümlesi çok ilginç: “Bu halkı biraz korkutmalıdır”. Valla iyi yürekli bir padişah olduğu genel olarak kabul edilebilir. Halkı hiç korkutamamış.

Sultanahmet’teki kavga konusunda bloğumda paylaştığım eski bir yazı var ama bu belgeyi orada kullanmamıştım. O kadar güzel bir Türkçesi var ki hiç sadeleştirmeme gerek yok. “Ağdalı Osmanlıca” için “Saray lisanı” deyip duranları bizzat padişahın konuşma dilindeki yazısıyla biraz şaşırtalım.

Üçüncü Selim'in Hatt-ı Hümayunu:

«Kaymakam Paşa,
Bu günkü madde olağandır demişsin. Ben peder gününde çocuk değil idim. On üç yaşımda peder vefat etti. Her zaman giderdim. Gerçek, softalar biri biri ile şeker tabla kavgası ederler idi. Lakin vallahülazim böyle edepsizlik görmedim. Bugün sohtalar yeniçerileri döğdüler ve bir ihtiyar şorbacıyı nâhak döğdüklerini kendim gördüm. Eğer yeniçeriler sohtalara uysalar bir koca kavga olur idi. Yeniçerileri zabit deyü her köşe başlarına ecdadlarımız komuşdur. Onlar böyle etmen dedikleri içün zabiti benim karşımda döğmek kabahati azimdir. Şeyhü[l]İslam Efendiye haber gönderesin. Kabahatli sohtalardan birkaç danesin nefy [sürgün] eylesün ve onları biraz korkutsun. Bu nasıl şeydir, ben anda iken bu gûne hareketler ediyorlar. Sair yerlerde Allah bilür ne yapmazlar. Ortalık fesada varmış. Kimse kimseyi bilmiyor. Siyaset kalktı halktan da itaat kalktı. Bu halkı biraz korkutmalıdır.»


Hiç yorum yok: