20 Ekim 2018 Cumartesi

DİPLOMA TÖRENİNE AİLELER VE HALK KATILAMAZ

Osmanlı devrinde halkın bir araya gelmesinden, toplanmasından devletin rahatsızlık duyduğu zamanlar oldukça fazladır. "Cami" adı üstünde cem' olunan toplanılan yer olduğu halde buralardaki toplanmaya engel olunmaz, hatta teşvik edilirdi. Kitlelerin camide vaaz-nasihat dinleyip, ibadet edip gitmeleri oldukça kontrol altına alındığından devletin buralardan endişesi yoktu. Zira mescitlerde Cuma kılınmazdı. Cuma kılınan camilerde de beratla hitabeti tasdik edilmemiş adamlara hutbe okutturulmaz, beratı olmayan imama namaz kıldırılmazdı. Aklına esen vaaz vermeye kalkamazdı. İmam ve hatiplerin çeşitli vakıflardan tahsis edilmiş hatırı sayılır gelirleri olur ve bu geliri sahiplenirler, kaptırmamaya çalışırlardı.

Mescit ve camilerde 'dünya kelamı' konuşulması dinen yasaklanmıştı. Namaz öncesi verilen vaaz Türkçeydi ama hutbe asla Türkçe okunmazdı. Gerek hutbede, gerekse vaazda padişaha, vezirlere, devlete dair sarf edilen bir kelam, ufak bir eleştiri hemen merkeze yetiştirilirdi. Failinin göreceği en hafif ceza genellikle bir adada cezirebent, bir üst ceza da kalebent edilmesiydi. Devlet, daha ziyade kahvehane, meyhane, bayram yerleri gibi halkın serbestçe oturup konuştuğu yerlere odaklanır, muhalefetin buralardan toplumun geneline yayılmamasına çalışırdı.

II. Abdülhamid devrinde istibdat yönetimine uygun bir şekilde toplantıların tamamı yasaklanmış, kahvehane ve meyhaneler hafiyelerin cirit attığı yerler olmuştu. İstanbul böyleydi ama taşra da farklı değildi. Bir medresenin mezunlarının icazet törenine ailelerinin dahi katılmasına izin verilmemesi devlet meselesi haline getiriliyordu.

Ayvacık kazasının Kızılcatuzla köyünde Sultan I. Murad'ın inşa ettirdiği külliyenin medresesinden mezun olanlara yapılan diploma töreninde akrabalarının ve civar köyler halkının da hazır bulunmasına izin verilmesi müderris tarafından rica edilmiş. Biga Mutasarrıflığı böyle tehlikeli bir izni veremeyeceği için doğruca İçişleri Bakanlığına durumu bildirmiş. Bizzat Dâhiliye Nazırı Memduh Paşa'nın imzasıyla, toplanmak yasak olduğundan icazet töreninde yalnızca öğrenciler ve müderrislerinin bulunabileceği, köylerden bir takım adamların törene gelmesine izin verilmemesi emredilmiş.

BELGE METNİ:

DÂHİLİYE NEZARETİ
HUSUSİ
Ayvacık kazasının Kızılcatuzla karyesinde huld-âşiyân Hüdavendigâr Gazi hazretlerinin bina ve ihya-kerdeleri olan medresede ikmâl-i nüsah eden talebe-i uluma icazet-name itası resminde talebenin akrabaları civar kurâ halkının müctemian hazır bulunmalarına müsaade olunması müderris efendi tarafından niyaz olunduğu Biga Mutasarrıflığından alınan tahriratta izbâr ve muamele-i lazime istifsâr edilmesiyle ictimâ‘at memnû‘ olduğundan talebe-i mûmâileyhime icazetname itası sırasında yalnız kendileriyle müderrisleri bulundurulup köylerden bir takım adamların ve civar kura halkının müctemi‘an huzuruna meydan verilmemesi şifre ile cevâben mutasarrıflığa yazıldığı maruzdur. Ol babda emr u ferman hazret-i men-lehü'l-emrindir. Fî 25 Cumadelahire sene 325 ve fî 15 Eylül sene 318. [28 Eylül 1902]
Dâhiliye Nazırı
bende
[İmza: Memduh]

Hiç yorum yok: