Anadolu’da Arap ülkelerinden fazla seyyid var sanki. Osmanlı
devri tarih metinlerinde neredeyse seyyid olmayan yok. Bu şaşırtıcı duruma bir
itiraz da yok. Aslında bolluğun sebebi belli ama herkes bildiğini yutup,
saklıyor. İşte bu belge ve benzeri o kadar çok belge var ki ortada dönüp duran sahtekârlığı
örtbas etmeye imkân yok. Peygamberin torunu olmak, Hz. Hasan ve Hüseyin’in
soyundan gelmek saygıyı hak eder bir durum olsa da imtiyaz kaldırmaz. Bunlar ayrıcalıklı
sınıf. Ne vergi veriyor, ne askere gidiyor, ne de suç işlediklerinde normal
kadı mahkemesinde yargılanıp o iğrenç zindanlara atılıyorlar. Nakibüleşraf tarafından
usulen yargılanıp çoğu kez serbest kalıyorlar. Seyyidlik insanlara belirli
imtiyazlar bahşetmeye başlayınca gayet tabii hilekârlık almış yürümüş. Seyyid ve şerifleri nizama sokmak, zabt u rabt
altına almak için teşkilatlandırılan Nakibüleşraflık müessesesi de işe
yaramamış. Sözde bunlar sahtekârları önleyecekti. Pratikte işe yaramadığını, sahtekârlığı
bizzat Halep nakibüleşraf kaymakamı Birecikli Şeyhoğlu Seyyid Hüseyin’in yapmış
olduğu bu olaydan da anlıyoruz. Rişvan
aşiretinin belli oymaklarının bazılarından altı-yedi yüz kişiye birkaç koyun
mukabili seyyidlik temessükü ve hücceti verip başlarına da yeşil sarığı sarmış.
Aşiretin mensupları da “biz artık seyyid olduk” diyerek ne vergi vermişler, ne
koyunlarını saydırmışlar. Devlete şikâyet gelince bunların seyyidlik
belgelerini alıp İstanbul’a gönderin diye emredilmiş. Kaç tanesi geriye
gelmiştir, iptal edilebilmiştir belli değil.Günümüzde seyyidiz diye geçinenlerin arasında koyun rüşvetiyle seyyid olanların torunları da var mıdır acaba?
115 numaralı Mühimme Defteri’nden:
Maraş ve Hısn-ı Mansur ve Derende [Darende] ve Sivas
kadılarına ve Ayntab naibine hüküm ki;
Sen ki Hısn-ı Mansur kadısı mevlana-yı mezkûrsun. Südde-i
saadetime mektup gönderip kasaba-i Hısn-ı Mansur’da sakin ulema ve suleha ve
sâdât ve eimme ve hutebâ ve yerli ve göçer Rişvân tâifeleri bâ-cem’ihim
meclis-i şer’a varıp göçer Rişvan aşiretinden Cudikanlı ve Bilanlı ve Mülukanlı
ve Dalyanlı oymaklarından altı yedi yüz miktarı reayasından bundan akdem Medine-i
Haleb’de nakibü’l-eşraf kaymakamı olan Birecikli Şeyhoğlu es-Seyyid Hüseyin nâm
kimesne tama’-ı hâmından naşi her birinden birer kaç koyun alıp başlarına
alamet-i hadra ve men’ içün yedlerine temessük ve hüccet vermekle mezburlar biz
seyyid olduk deyü zimmetlerinde olan koyunların saydırmayıp ve rüsumatların
vermeyip, on kese akçe miktarı rüsumatların birkaç seneden beri tenezzül
bulmağla mezbur Şeyhoğlu Seyyid Hüseyin’in verdiği senetler yedlerinden alınıp
tahrip olunmaz ise aharlarına dahi sirayet eder deyü ilhahlarıyla arz etmeğin
siz ki mevlana-yı mumaileyhimsiz sahihü’n-neseb sâdât-ı kiramdan olmayıp
sonradan nakib vekili mezburdan aldıkları hücec ve temessükât ma’rifet-i şer’le
yedlerinden ahz ve der-kise ve memhuren der-i devlet-medârıma irsâl eylemeniz
içün yazılmıştır.
Evahir-i L [Şevval] 1118. [1707 Ocak sonları]
Evahir-i L [Şevval] 1118. [1707 Ocak sonları]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder