25 Aralık 2016 Pazar

HATIRALAR BAHÇESİNDEN

1980’lerin başında serbest olan çok az şeyi sıralamak yasakları sıralamaktan daha kolay olur. Mesela konferans ve paneller yasaktı. 1984-85 senelerinde ürkek, çekingen organizasyonlar görülmeye başlandı. Bunlara ilgi beklenilenden fazla oluyordu. Bu sıralarda BİLSAK kuruldu. Harbiye Kenter Tiyatrosu’nda paneller düzenlenirdi. Sonradan kendi yerine taşındı. Ücretliydi bu paneller ama bilet bulmak, izdihamdan girmek çok zor olurdu. Uğur Mumcu, Abdurrahman Dilipak gibi her cenahtan panelistler kıran kırana tartışırlardı. Gazeteci yazar-çizer takımı da çok rağbet gösterirdi. Bir keresinde Kenter Tiyatrosu’nun balkonunda ayakta kalan Nazlı Ilıcak’a yanımdaki çocuk yer vermişti de yan yana paneli izlemiştik. Hayatta ilk ve son defa cüzdanımı da o panellerde çaldırdım. Tiyatronun merdivenlerinden izdiham ile çıkarken arkamda boynunda kibar bir fuları, elinde küçük sepeti olan yaşlı, entelektüel görünümlü bir kadın belirdi. Elindeki sepeti iki üç kere arkama doğru çarptı. İlkinde dönüp baktım, sonrakilerde umursamadım. O arada benim kot pantalonun arka cebindeki cüzdanı çekmekle meşgulmüş hanımefendi. Dışarı çıkar çıkmaz hemen fark ettim ama giden gitti. Mavi kart dâhil paralar uçtu. Öğrencinin cüzdanı ne olacak ki, kleptomandı galiba. Şimdi adını vermeyeyim, bizim gibi yurtta kalmayıp ailesiyle yaşayan bir arkadaşım vardı yanımda. Nasılsa eve gidecek diye son parasını söyleşi biletine yatırmış, sadece mavi kartı bir de birkaç İETT bileti vardı. Neyse ki o bileti aldım da beş param olmasa da yurda dönebildim.
Ben aslında A. Dilipak'ın o panellerde söylemekten en çok zevk aldığı bir mottoyu hatırlatmak istemiştim ama laf uzadı, onu da yakında yazarım.

Hiç yorum yok: