25 Aralık 2016 Pazar

GAVURA GAVUR DİYEREK DİKİLEBİLMEK

Geçenlerde (29 Kasım) yaptığım bir paylaşımın son cümlelerini naklediyorum. «Bu topluma Tanzimat sonrasının gerçek Osmanlılık ideolojisini benimsetmenin tarihi şartları ortadan kalkmıştır ama varsayalım 19. yy. dinamikleri bugün mevcut olsa Türk-İslam ağırlıklı bugünkü topluma o devrin anlayışını dayatmak "dinsizlik cereyanı" kadar ağır gelecektir. Yavaş yavaş o şartları bugüne taşıyacağım.»
Bu satırları yazmamın üzerinden hafta geçmeden Numan Kurtulmuş şöyle konuşmuş… "Bizim bu bağımsızlık meselesini ciddiye almamız lazım. Bizim için bağımsızlık gâvura 'gâvur' diyerek karşısına dikilebilmektir"
Tanzimat’tan sonra ortaya çıkan “gâvura gâvur denmeyecek” ilkesini bizim zamanımızda ilkokul müfredatına almışlardı. Numan Kurtulmuş da bundan “vareste” değildir. O da bunu biliyor mutlaka. Ama kalkıp da “gâvura 'gâvur' diyerek karşısına dikilmekten" söz ediyorsa işte ilk paragraftaki hükmümün tecellisi karşımızda demektir. Neo-Osmanlıcılık denen toplumsal halet-i ruhiye Tanzimat’ta ihdas edilen Osmanlıcılıktan nefret eder aslında. Bünyesi o devrin şartlarını kaldıramaz, muhtevasıyla fikren ve zikren uyum sağlayamaz. Bu durumda nasıl ki yıllarca şeriat isteriz diyemeyenlerin Adil Düzen, Milli Görüş markaları koydukları fikirler siyasi platformda çarpıştıysa, bugünkü Neo-Osmanlıcıların da dillerindeki Osmanlı asla benimsedikleri Osmanlı değildir.
Bu konuyu ara sıra örnekli, tasvirli ele almak gerekiyor.

Hiç yorum yok: