25 Aralık 2016 Pazar

CUMHURİYETİN KUL HAKKI YEMEYENİNİ SEVERİM

Yanarım, yanarım da şöyle ağız tadıyla kutlayamadığım Cumhuriyet Bayramı'na yanarım. Ağzının tadı ne zaman gelir diye soracak olursanız söyleyeyim. Toplumda eşitlik, dayanışma, liyakat, özgürlük önem kazanırsa, her şeyden önce "adalet, adalet, adalet" ana ilke olursa tadından yenmez. Kardeşlik gibi zorlama istekler olmasa da olur... Yeter ki düşmanlık olmasın. Bir de insanların büyük çoğunluğunda eskiden var olduğunu görüp tespit ettiğim haysiyet, şeref gibi kavramları da yeniden kazanmalıyız. Eskiden de şerefsizler vardı ama günümüzdeki kadar baş tacı edilmiyorlardı. Çoğunlukla itilip kakıldıklarından hadlerini biliyor, ulu orta öne atılıp racon kesmiyor, kendileri gibi sefih mahlukları bulup bir araya gelerek en fazla külhanbeyilik sanatını icra ediyorlardı. Şimdi revaçta olduklarına baka baka bunları örnek alan gençlere ne söyleyebilir, ne kadar inandırıcı olabiliriz. İnanan, inanmayan kim olursa olsun galiba herkesin ortak ideali olabilecek bir orta yol mevcut; Kul hakkı yememek. Kutlamalarda dillere pelesenk olan "Cumhuriyet bizleri kula kul olmaktan kurtardı" demekle övünüyoruz ama "kul hakkı yemede sakınca görmeyen" sistemden bir türlü kurtulamıyoruz. Ben Cumhuriyetin kul hakkı yemeyenini severim.

Hiç yorum yok: