25 Aralık 2016 Pazar

BU LİSAN OSMANLICADIR… DEMEKTE İNAT EDENLER KİMLERDİR?

“Türk Sözü”dergisinin 4 Temmuz 1914 tarihli 7. sayısında Ömer Seyfettin’in dikkat çekici bir makalesi bulunuyor. Bundan önceki sayılarda da “Osmanlıca Değil Türkçe” denmesi gerektiğine dair birkaç yazısı mevcut. Bulabilenlere okumalarını tavsiye ederim. Sadece şu paragrafı iktibas ediyorum ki bu yazıdan 102 yıl sonra bile "Osmanlıca değil Türkçe" diyemediğimiz bir dilimiz var. İbret olsun. (İlk satırdaki “devlet ve milletin ayrı ayrı şeyler olduğu” vurgusunun devletin adı Osmanlı, dili de Osmanlıcadır diye itiraz edenlere yönelik olduğunu hatırlatmak isterim. Ömer Seyfettin o tarihlerde Anadolu’ya Türkiye yerine coğrafi olarak “Turan” adını veriyordu.)
BU LİSAN OSMANLICADIR… DEMEKTE İNAT EDENLER KİMLERDİR?
Devlet ve milletin ayrı ayrı şeyler olduğuna akıl erdiremeyenler, eski ve kurun-ı vustaî (ortaçağa özgü) medrese ulûmunda (ilimlerinde) hakikat arayanlar, fenne efsane nazarıyla bakanlar ve bir de Türk Milleti’nin içtimaî ve terbiyevî vahdetini (sosyo-kültürel birliğini) çekemeyenlerdir. Evvelkiler cahil, fakat sonuncular âlimdirler. Ne yaptıklarını bilirler. Maksatları Türk Milleti’ni inkâr etmektir. Bunun için evvela lisânı inkâr ederler ve Türk dilini: «Osmanlıca, Çağatayca, Azerbaycanca, Karabağca, Özbekçe, Kırgızca, Şimalce, Cenupça, Kırımca, Tatarca» gibi parçalara ayırırlar. Hâlbuki bunlar ayrı bir lisan değil, birer lehçedir ve hepsi Türkçedir. Hele Rus âlimleri rahatça yutmak için Tatarları lisanca Türklükten ayırmağa son derece çalışırlar.


Hiç yorum yok: