Osmanlı Arşivi’nde Halepli İbrahim Musa Necm imzalı İbranice
bir mektubun tercümesi bulunmaktadır. Mektubun aslı ortada değildir. Hariciye
Nezareti Tercüme Odası’nda tercüme edilmiş. Tarihsiz olduğundan hangi padişaha gönderildiği anlaşılamıyorsa da tercüme metnin kâğıt ve antet özelliklerinden İkinci Abdülhamid’e
gönderildiğini tahmin ediyorum. Bu devirde Osmanlı Devleti’nin her yerinden ipe
sapa gelmez yüzlerce mektup rahatlıkla Yıldız Sarayı’na gönderiliyordu.
Bunların ne kadarının saklandığını, arşivlendiğini bilemiyoruz. Yine de İbranice olduğu için Hariciye
Nezareti’ne gönderilip orada tercüme edilen mektubun aslı elimizde olmasa da
tercümesi mevcut ve bir zihniyete ışık tutacak malumat içeriyor.
Beni İsrail peygamberleri sülalesinden ve Halep ahalisinden
olduğunu belirten İbrahim Musa Necm mektubunu İbrani lisanında gönderdiğine
göre Yahudi olduğunu düşünebiliriz. Mensup olduğu dini belli etmeden,
“Vahdaniyet üzerine kurulmuş din-i mukaddes” diye belirttiği bir dinin
hamiliğine soyunuyor. Hemen akla İslam Dininin kastedildiği gelebilir. Ne var
ki kendine vahiy geldiğini iddia ederek, Hazret-i Hakk’ın kendini aracı kılarak
gönderdiği emirlere padişahın uymasını telkin ediyor. Böylelikle yeni bir dinin
peygamberi olarak kendini lanse ediyor. Vahiyle gelen emirleri tebliğ etmek
için de padişahın huzuruna kabul edilmeyi bekliyor. Padişah bu emirlere uyarsa
refah ve saadete ulaşacağını belirtiyor.
Aksi takdirde padişahın durumunun zor olacağını ima edip korunması için
dua ediyor.
Daha önceden Halep ahalisi bu adamın kafası
karışıklardan olduğunu saraya gammazlamış olmalılar. Bu ihbarların aleyhine
kötü sonuçlar doğurmasını engellemek için de kendini ihbar edenlerin fısk u
fücur ehlinden olduklarını iddia ediyor. "Zaten daha önceki büyük peygamberler hakkında da böyle iftiralar
atılmıştır" diyerek kendinin de bu büyük peygamberler silsilesinden olduğunu
iyice ima etmektedir.
Bu tebliği yaparken Hazine’den para talep etmediğini
söyleyip Taberiye bölgesinin idaresinin kendisine bırakılmasını rica etmesi
hayli uyanık bir yalancı peygamber ile karşı karşıya olduğumuzu gösterir.
Buradan toplayacağı vergileri Allah’tan gelecek vahye göre Hazine’ye teslim
edeceğini söylemesi ise çok dikkat çekici.
Tarih içinde ve günümüzde bile çok sayıda örneğine
rastlanılan bu zavallı sahte peygamberin mektubunu sizlere sunuyorum ama sakın
ola ki “ kendi aracılık ettiği vahiy emirlerine uyulmazsa Devlet-i Aliyye’nin
yirmi sene sonra komşularının eline geçeceği” kehanetinin doğru çıktığı gibi
bir anlayışa kapılmayın. İman-İtikat meselesi açısından riskli olur. Benden
söylemesi.
BELGE METNİ:
BABIALİ
NEZARET-İ UMUR-I HARİCİYE
TERCÜME ODASI
ADED
ATEBE-İ HAZRET-İ PADİŞAHİYE HALEP AHALİSİNDEN İBRAHİM MUSA
NECM İMZASIYLA TAKDİM KILINAN İBRANİYÜ’L-İBARE ARZUHALİN TERCEMESİDİR
Cenab-ı Kadir-i Mutlak hazretleri ömr ü ikbal ve şükuh u
İclal-i hazret-i padişahilerini müzdad u firavan buyursun âmin.
Kulları enbiya-yı Beni İsrail sülalesinden olup evkatımı
ibadete ve Hazret-i İbrahim aleyhisselamın evlatları bulunan Beni İsmail ve
Beni İsrail’in saadet-halleri duasına hasreyledim. Aceze ve fukaranın dualarını
kabul eden Cenab-ı Hakk ve Feyyaz-ı Mutlak hazretleri beş sene mütemadiyen icra
ettiğim savm ve ibâdâtı lütfen kabul buyurarak kullarına bazı hafâyâ ifşâ
buyurmuştur. Şöyle ki;
-Evvelen; Sülale-i Hazret-i İbrahim ve ale’l-husus Devlet-i
Aliyye büyük bir tehlike altında bulunmaktadırlar. Eğer zât-ı şevket-simât-ı
hazret-i padişahileri bu kullarını hizmet-i şahanelerine kabul ve Cenab-ı Hak
tarafından ifadesine memur olacağım mevâddı icra buyurmazlar ise Devlet-i
Aliyye’leri ve Sülale-i Hazret-i İbrahim yirmi seneye kadar komşularının yed-i
tasallutlarına geçecekler ve vahdaniyet esası üzerine müesses olan din-i
mukaddes dinsizler tarafından paymal edilecektir. Fakat istida-yı acizi kabul
buyurulduğu takdirde Sülale-i Hazret-i İbrahim mazhar-ı terakkiyat ve Devlet-i
Aliyye’leri yirmi beş seneye kadar Düvel-i Muazzama’nın en büyüğü olacaktır.
-Saniyen; Memalik-i Şahanelerinin servet u şecaat u besâlet
ve ulûm u fünûn merkezi olmasını istihsâl için Cenab-ı Hak tarafından bu
kullarına vahyen bir çare,
-Salisen; Evlâd-ı vatanın talim ve terbiyesi için bir
tedbir-i müessir dahi gösterilmiştir.
-Rabian; Taberiye kaplıcalarının her nevi ilel ve emrâza devâ-yı
müessir olması için dahi ilham olundum.
-Hamisen; Cenab-ı Hak nur ve meserret kapılarını bu
kullarına gösterdi. Padişahım Hazret-i Hakk’ın vesatat-i acizanemle ita
buyuracağı evâmire imtisâl buyuracak olursanız nail-i refâh ve saâdet
olacaksınız. Aksi takdirde ……… Ya
Rabbe’-l Âlemin, Padişahımızı vikaye ve
muhafaza buyur.
Merhamet-nisab efendim. Söylediğim şeyler on seneye kadar
vuku’ bulmaz ise her nevi mücazata razıyım. Halep ahalisinden bazıları
kullarının güya muhtelü’ş-şuur olduğumu iddia eylemişler ise de bunlar erbâb-ı
hasettendir. Vaktiyle erbâb-ı fısk u fücûr enbiya-yı izam haklarında dahi
enva’-ı müfteriyatta bulundukları gibi hemşehrilerim dahi bana iftiraya cüret
ediyorlar. Etıbba tarafından muayene olunur isem eşhas-ı merkûmenin müfteriyatı
meydana çıkar.
Şevket-penâhım, ahass-ı âmâlim Sülale-i Hazret-i İbrahim’in
istihsal-i saâdet-hâlinden ve Devlet-i Aliyye’lerinin izdiyâd-ı şân u
şevketinden ibaret olup Hazine-i Celile’den bir akçe iane talep etmiyorum. Matlûb-ı
âcizî Taberiye şehrinin emr-i idaresinin on sene müddetle uhde-i çakeraneme
lütfen ihale buyurulmasından ibarettir. Müddet-i mezkûre zarfında şehr-i mezkûrun
kâffe-i vâridâtını sûret-i müstakimânede tahsil eyleyecek isem de kimseden ağır
rüsum istîfâ etmeyeceğim. Hasılât-ı mezkûreyi Cenab-ı Hakk’ın bana irae edeceği
ve vakt-i münasibinde huzûr-ı şevket-mevfûr-ı cenab-ı padişahilerine arz
edeceğim veçhile menafi-i memlekete sarf eyleyeceğim.
Ol babda ve katıbe-i
ahvalde emr u fermân şevketlü kudretlü atufetlü padişahımız efendimiz hazretlerinindir.