25 Ekim 2015 Pazar

OSMANLI ARMASI İLE MEHTER MARŞI BİRBİRİNİN YALANCISIDIR. BİR ARAYA GETİRMEYİN

İkinci Mahmud Yeniçerilerle birlikte mehter takımının da canına okudu. Yeniçeriyi hatırlatan her şeyi ortadan kaldırdığı gibi yüzyıllarca Avrupa’yı titreten mehter müziği yerine, kurduğu batı tarzı askeri bandonun marşlarını tercih etti. Bu bandonun başına da Donizetti’yi getirip paşa unvanını verdi. Günümüzdeki Osmanlıcı amcalara sabah akşam zorla Donizetti ve diğer müzisyenlerin eserlerini dinletsem sinirim anca geçer. O sıralarda batı üslubunda bir de arma ihdas edildi. Klasik devirde armanın işini tuğ, bayrak ve tuğra görürdü. “Osmanlı Arması” denilen nesne batı dünyasının bize hediyesidir. Ona rağmen 80’lerden itibaren eskiden evlerde ve iş yerlerinde pek bulunan “karınca duası” kadar yaygın hale geldi.
Bizim devlet ve milletçe en büyük çelişkilerimizden birisi Osmanlıyı yeknesak bir devir olarak algılamamızdır. Zihnimizdeki Osmanlı algısını 600 yılın tamamına yaymaktan büyük keyif alıyoruz. Günümüzdeki sakilliklerin çoğu bu algı yetersizliğinden kaynaklanıyor. İlerlemeci ve devrimciler Osmanlının tamamını reddederken ara ara var olan ilerlemeci hamleleri gözden kaçırıyor. Oysa o çabalar sonucunda bugünlere gelindiği unutuluyor. Gerilemeci ve saltanatçı çevreler de Osmanlıyı bilemediklerinden olsa gerek tam tersine Osmanlıyı yavaş yavaş ortadan kaldırıp Cumhuriyet dönemi ve günümüze getiren hamleleri alkışlıyorlar.
Ben modernleşmenin yararlı bir süreç olduğunu tartışmıyorum ama Nizam-ı Cedid devri, Tanzimat Hatt-ı Hümayunu ve Islahat Fermanı bu muhafazakâr çevre açısından ne anlam ifade ediyor? Topkapı Sarayı’nın terkedilip Dolmabahçe Sarayı ve Avrupai diğer kasır ve köşklerin tercih edilmesine ne diyorlar? Hanedan mensuplarının batılı giyim tarzlarına, resim, piyano, keman gibi batı menşeli sanatlara meylini hiç mi görmüyorlar? Bu meselelere kafa yoran yok, hiç konuşulmuyor. Adamın arabasında Osmanlı arması, teybinde mehter marşı, bangır bangır geziyor. Hangisi olduğuna bir karar verebilse!!!
Hani o neyse de Mustafa Varank denen danışman saraydaki o koltuğa Osmanlı işi demez mi! Dolmabahçe veya diğer sarayların tefrişini yapan Fransız dekoratörlerin getirdiği mobilyaları bize Osmanlı mobilyası diye yutturacaksın da eline ne geçecek cahilin önde gideni. O ecdadına ait olduğunu zannettiğin Fransız işi koltukları, kasırları ve sarayları tercih eden Hanedan-ı Al-i Osman bugün gayet açık kıyafetli, batılı, sizinle kafası hiç barışık olmayan bir zihniyete sahip. Onlar yaklaşık 100 yılda o mertebeye geldiler. Sizin kapı da sonunda oraya çıkacak ama kestirmeden onlar gibi oluverin de rahatlayın.


Hiç yorum yok: