9 Ekim 2015 Cuma

İBRAHİM MÜTEFERRİKA’NIN MEZARI





İbrahim Müteferrika vefatından sonra mezar yeri bile unutulmuş bir değerimizdir. İkinci Meşrutiyet’in ardından mezarının tespitine dair bazı malumatı Ahmed Safi Bey’in “Sefine”sinden naklediyorum.

Birinci elden orijinal malumat bugüne kadar gözden uzak kalmıştır. Ahmed Safi Bey’in Osmanlı’da tarihçi âlemi hakkındaki değerlendirmeleri acı hakikat olarak karşımızdadır. Meşrutiyet sonrası yıllarının en önemli dergilerinden Şehbal’den ilave ettiğim kupür de Safi Bey’i doğrulamaktadır.

Bu kabir 1942 yılında Reşid Saffet Atabinen’in gayretleriyle Galata Mevlevihanesi haziresine nakledildi. Taşındaki yazılar temizlik esnasında mı, nakledilmeden evvel mi bozulmuştu bilemem ama şu an okunamayacak durumdadır. Bu da bir başka acı hakikat…

METİN:

(İlave) Hasib Bey namında ehibbamızdan bir zat vardı. Türk tarihinde mezkûr olan eslâftan pek çok zevatın terâcim-i ahvâlini bilir ve bu cihette malumat-ı vâsiası vardı. Abdülhamid-i Sânî’nin kitapçısı oldu. İsviçre’de toplanan tarih encümenine Devlet-i Osmaniye tarafından matlûb veçhile tarih-aşina kimse bulunamadığından bu zat gönderildi.

Bizde müverrih yetişmediği gibi tarih bilen de nadirdir. Nadir ise ma’dûm hükmündedir (her ne ise). Rehnüma-yı Kostantiniyye’yi yazmakla meşgul olduğumuz sırada Şair Nefi’nin ve Matbaacı İbrahim Müteferrika’nın merkadlerini bilip bilmediğini Hasib Bey’den sormuş idim, bilemedi. Nefi’nin merkadi Bab-ı Ali’de olduğunu Sefine’mizin on üçüncü nüshasında yazmış idim. [Ahmed Safi Bey’in Nefi’nin kabri olarak belirttiği mezar Nallı Mescid’in banisi Hoca Ali mezarıdır]

İbrahim Müteferrika’nın merkadini tesadüf kabilinden olarak buldum. Okmeydanı Camii hakkında Hadikatü’l-Cevami’den naklen bâlâda muharrer makalede ismi mezkûr olan rical-i Bayramiyye’den İdris-i Muhtefî (Kuddise Sırruhu) hazretlerinin kabirleri civarındadır.


Aradan pek çok seneler mürur ettikten sonra Meşrutiyet ilan olundu. Fudala-yı asrımızdan ve ehibbamızdan Cebel-i Bereket mutasarrıflığından munfasıl Kazım Bey teşkil olunan Tarih Encümeni’ne memur oldu. Tarihe ait bazı şeyleri bu acizden sual ederdi. Ben de bildiklerimi kendisine cevaben söylerdim. Bir gün İbrahim Müteferrika’nın merkadini sordu. Mevkiini söyledim. Kazım Bey de Tarih Encümeni’ne haber verdi. Mezbûr merkad görüldükten sonra encümen azası ve matbuat erbabı İbrahim Müteferrika’nın merkadi üzerine tarz-ı nevîn türbe yapmak içün iane suretiyle para topladılar. Toplanan iane parası Sabah Gazetesi Matbaası’nda hıfz ediliyordu. Araya muharebe gürültüleri karıştı. İş yüzüstüne kaldı. İlerisini bilemem.

21 Rebiülevvel sene 1341 ve 11 Teşrin-i Sani [Ekim] sene 1338/1922

Ez’afü’l-İbâd
Ahmed Safi
Câmiü’l-Hurûf




Şehbal Dergisi’ndeki resim altyazısı:


İBRAHİM MÜTEFERRİKA MERHUMUN KASIMPAŞA’DAKİ KABRİ

Memleketimizde matbaacılığı ilk defa tatbik ve icra etmiş olan merhum İbrahim Müteferrika’nın, alâim-i intibahımızdan olmak üzere yavaş yavaş kadri bilinmeğe, sık sık ismi yâd olunmağa başladı. İstanbul Muhibleri Cemiyeti merhumun şân ve mertebesine layık bir abide ile te’yîd-i nâmı teşebbüsünde bulunarak bu şâyân-ı takdir hareket-i kadr-şinâsâneye pîşvâ olmuştur. İbrahim Müteferrika merhumun kabri şimdiye kadar maatteessüf ne halde kalmış olduğunu şu resim gösteriyor.

KADİR BİLEN MİLLETLER ARASINDA KADRİ BİLİNECEK ADAMLAR ÇOĞALIR

İbrahim Müteferrika'nın mezarı Ahmet Safi Bey'in yazısında bildirdiği tarihte nakledilemediyse de ihmal edilmedi ve 1942'de şimdi bulunduğu Galata Mevlevihanesi hâmuşânına nakledildi. Kitabesinin yazıları okunamayacak derecede bozulmuştur. Nakilden sonra kabri başına dikilen kitabede 1745 olarak gösterilen ölüm tarihi son araştırmalara göre 1747 olarak kesinleşmiştir.











Hiç yorum yok: