15 Ekim 2015 Perşembe

FRENK AHMED PAŞA

Bana "öküz altında buzağı arıyorsun" diyenlere bir fırsat daha sunuyorum. Naima aşağıdaki hadiseyi anlatıyor da ben onun anlattığı gibi mümkün değil anlayamam.

Tersane Kethüdası Frenk Ahmed Paşa “şaribü’l-leyli ve’n-nehar” bir âdem. Bir akşam tersane ekibi külliyen içki sofrasında âlemin kralındalar ve mestane vaziyetlerde rahatlarına bakıyorlar.

Tersanede bağlı esir gemisindeki esirler nasıl oluyorsa birden bağlarından kurtulup orada kim var kim yoksa öldürüyorlar, bir kişi hariç. Tabii ki Frenk Ahmed Paşa.

Gemi sahibi denize atlayıp canını kurtardığını zannederken suyun soğukluğundan o da vefat ediyor. Esirler bu sefer rol değiştirip Tersane Kethüdası Frenk Ahmed Paşa’yı esir alıyorlar(!). Ele geçirdikleri gemiyle birlikte ver elini Akdeniz. Oradan sırra kadem basıp nam u nişanlarından bir daha haber alınamıyor.

Naima bunu dürüstlüğünden olsa gerek dümdüz anlatıyor. Yahu biraz renklendir, senden sonra gelecek nesillere ibretli bir belge bırak. İşte bu Frenk Ahmed Paşa gibiler gemiyi hep içeriden vurdular. Kendilerini bizden gösterdiler, sonra hileyle bizleri katlettirdiler. Hiç olmazsa sonraki nesiller uyanık olsun de. Üstelik olayın geçtiği sene 1660. Haşmet ve kudretimizin hala zirvede sayılabileceği yıllar. Yoksa, kendilerine aşırı güvenirlerdi diye bildiğimiz tavırları saflık, eblehlikten başka bir şey değil miydi?



Hiç yorum yok: