5 Eylül 2015 Cumartesi

MERAK BU YA…

Türkiye ile Avrupa Birliği arasında, "Vize Serbestisi Diyaloğu Mutabakat Metni ve Geri Kabul Anlaşması" 16 Aralık 2013 tarihinde Ankara’da törenle imzalandı. 25 Haziran 2014 tarihinde de TBMM'de kabul edildi.

Bu anlaşmayla Türk vatandaşlarından sınırlı ve imtiyazlı bir kesimin (iş adamları, sanatçılar, sporcular, sivil toplum örgütü mensuplarının) vizesiz AB seyahatlerinin sağlanması uğruna sonunun nerelere varacağı bilinemeyen bir yükün altına girildi. İki kısımlı bu anlaşmanın Dışişleri Bakanlığı sitesindeki haberinde sadece vize kısmı anlatılıyor, göçmenlerle ilgili bölümden tek satır bahsedilmiyor. Anlaşma ile karşılıklı olarak nelerin taahhüt edildiği es geçiliyor.

Bu anlaşmanın imza töreninden sonra Başbakan Erdoğan "Biz Avrupa'ya yük olmaya değil yükünü almaya geldik" demişti. O tarihten sonra ülkemizdeki Suriyeli nüfusu giderek arttı ve halen artmaya devam ediyor. Anadolu’yu köprü olarak kullanıp Ege ve Akdeniz’den Yunanistan’a oradan da Avrupa’nın içlerine kadar yayılan mültecilerin buralarda barınıp ilticalarının kabul görmesi imkânsızdır. Bunlardan göstermelik birkaç bini oralarda tutunacak ve ikamet, çalışma hatta vatandaşlık hakkına da sahip olabilecektir. Geri kalan on binlerce mülteci muhtemelen geldikleri yerlere geri gönderilecektir. Bunların pek çoğunun Türkiye’den geldikleri ortada olduğuna göre iade edilecekleri yer de Türkiye olacaktır.

Bizim alışkın olmadığımız uzun vadeli projeksiyonlarda mülteci akınını yıllar öncesinden kestirebilen Avrupalılar acaba üç-beş kişiye vize muafiyeti sağlama havucuyla milyonlarca mülteciyi kabul etmemizi ve Anadolu’nun tarihsel demografisinde hiç yer almayan unsurlarla yurdumuzun başına yeni çoraplar örmeyi mi planladılar? Merak bu ya…

Hiç yorum yok: