2 Mayıs 2015 Cumartesi

“MÜLKİYE TARİHİ VE MÜLKİYELİLER”


On yıl kadar önce bir Pazar sabahı Kadıköy’e geçtim. Postane aralığındaki kitap tezgâhlarını ilk hedef tayin ederek iskeleden doğruca hedefime yöneldim. Maksadım aslında kitap satın almak değildi. Biraz tezgâh önlerinde zaman öldürüp sağı solu karıştırdıktan sonra hiçbir kitap satın almadan Kadıköy’de ufak bir tur atıp rast geldiğim kitabeleri fotoğraflamak niyetindeydim. Postane hizasından Akmar’a doğru birkaç tezgâh geçtim. Tam Akmar Pasajı kapısının karşı hizasına geldiğimde gözlerime inanamadım. Ali Çankaya’nın “Mülkiye Tarihi ve Mülkiyeliler” adlı eserinin ciltlerinden biri, üst üste dizilmiş diğer ciltlerinin önünde yerde yatıyordu. Kitapçının heyecanımı hissetmemesine özen göstererek bir iki cildi karıştırdım, sapasağlamdılar. Eksik var mı diye yokladım, ne yazık ki V. cildi eksikti. Aklımdan hemen Kubbealtı Hanefi’de eksik cildi fotokopiyle tamamlama düşüncesi geçti. İş paraya geldi. Fiyatını hatırlayamıyorum ama kitapçı iyi bir fiyat çekti. Hık mık biraz pazarlık payı falan ağzımı açayım dedim o da hemen “iyi fiyat, iyi fiyat, o eksik cildi olmasaydı müzayadelik kitap bu” falan diyerek pazarlık payını kapattı. Ne yapalım, alacağız, bir milim inmeden istediği parayı verdik. İnatçı herife biraz bozuldum ama sevincimden içim içime sığmıyor. İki torbaya doldurduğum kitaplarla gezi planını iptal edip dönüş yoluna geçtim. Aynı istikamette yürüyüp iskeleye dolanayım derken iki-üç tezgâh ileride yerde kuzu kuzu yatan benim eksik V. cildi görmeyeyim mi! Diğer ciltler de burada yok, sadece V. cilt bulunuyor. Kamera şakası gibi. Kapağı biraz yıpranmış ama olsun. Hemen onun da hesabını gördük ve geri önceki tezgâha döndüm. Milim fiyat inmeyen “müzayede eksperi” satıcıya iki tezgâh ötedeki bu cildi nasıl olup da görmediğini sordum. Herif kızgınlıktan cevap bile vermedi. Aslında tepeden tepeden konuşmayıp biraz indirim yapsaydı böyle damarına basmazdım. Tanımadığım bu şahsa yine de minnettarım. Benden sonra talihi yaver gitmiştir inşallah.


Hiç yorum yok: