Son
iki yılda ananas üzerinden yürütülen siyasi esprilerin zamanına yetiştiremedim
ama geç de kalmış sayılmam. Meğer Abdülhamid’in de bir ananas hikâyesi varmış.
Abdülhamid'in mücevherleri ile ilgili bir yazı hazırlıyorum. Çalışmalarım
esnasında “Şadiye Sultan'ın Anıları”nda şöyle bir bahis gördüm. Babasının
sürekli yanında gezdirdiği ve kilitli bir çantası var. Herkes bunu "su
çantası" olarak biliyor. Şadiye Sultan, Abdülhamid'in darlandığı bir anda bu çantayı kapıp babasına su vermek istiyor
ama kilitli olduğunu görünce anahtarını babasından istiyor. Babası da
"kızım o su çantası değil, çok daha önemli, zamanı gelince
öğrenirsin" diyor. Bir gün babası kızını davet ediyor ve gizlice bir
ananas veriyor. “Bu bizim bahçede yetişti, bir başkası daha yok, o yüzden
kardeşlerine söyleme gücenmesinler, çok sıkı mukayyet ol ” gibisinden uyarmayı
da ihmal etmiyor. Şadiye Sultan evine gelince aklına o ananas geliyor. Eline
aldığında bir tuhaflık seziyor ve farkediyor ki içine özenle yerleştirilmiş çok
sayıda pırlanta mevcut. Bir de “Su çantasındaki hakkın” diye bir not
iliştirilmiş.
Şimdi
bu hikâyeyi okuduktan sonra geçen yıl gündemi meşgul eden ananas meselesi
etrafında da elmas kaçakçılığı gibisinden böylesine dedikoduları hatırlıyorum.
Bu senaryoları kim yazıyor Allah aşkına…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder