31 Ekim 2014 Cuma

EFENDİLER, HALK-I ÂLEMİ SOYUP GÖTÜ ÇIPLAK ÇÖL ARABI KIYAFETİNE KOYMAK İSTERSİZ


Naima Mustafa Efendi “Tarih”inde Kadızadelilerden uzun uzun bahsettikten sonra kibar zatlardan birinin Kadızadelilerin önde gelen vaizlerinden Türk Ahmed ile olan konuşmasını nakleder. Bu konuşmayı sadece biraz belirgin hale getirmek için noktalama işaretleriyle çevirdim. Sayfa görüntüleri de ilaveli… Fazla söze hacet yok, bu durumlar her zaman mevcuttur. İslam toplulukları bu git-gel arasında ömrünü tamamlayacak. Öyle görünüyor.

METİN:

Mudhikât:
Maslahat-ı dünyeviyye içün mezbûr şeyhlere tereddüd eden bir zarîf, sual edip:

-Bid’at-i haseneyi ve cümle seyyi’eyi ref’ etseniz gerek. Bu çakşır ve don giymek dahi bid’attir. Onları dahi kaldırır mısız? dedikde, Türk Ahmed:

-Beli, anı da men’ ederiz. İzar ve peştemal kuşansunlar. Demiş. Herif tekrar sual edip:

-Ya kaşık isti’mali de bid’attir. Anı ne işlersiz.

-Anı da kaldırırız. Taamı elleriyle yesünler. Zifir değil a. Yedikleri taam ellerine bulaşmağla ne lazım gelür.

Herif-i zarîf taaccüb edip:
-İmdi efendiler halk-ı âlem-i i soyup götü çıplak çöl Arabı kıyafetine koymak istersiz. Deyü hande eylemiş. Huzzar-ı meclisden biri dahi:

-Yâ sultanım. Kaşıklar yasak oldukda bir alay kaşıkçı fukarası ne işlesünler. Dedik de Türk Ahmed:

-Misvak ve tesbih yapup anınla geçinsünler. Demiş. Zarîf-i mezbûr yine Türk Ahmed’e ta’rîzan:

-Misvak ve tesbih san’atını Gerede ve Taraklı Türklerine işledirsiz. Haremeyn fukarasına da taayyüş edecek bir sanat bulun. Demiş.

{Bundan aşağısını merak edenler okusun. Hele ipek kuşağın haram olduğunu bile bile giyen nevcivanın kabasoftaya ettiği işlerin encamı da var amma yazmayayım dedim}

Hiç yorum yok: