23 Haziran 2014 Pazartesi

FİRARİLERİN TÜRKÜSÜ


Sinan ÇULUK





Şu şiir Osmanlı'nın en azametli devrinde bile ordudan kaçan rütbeli-rütbesiz, timarlı, maaşlı askerlerin varlığını göstermektedir. Ferağ kaydı 4 Ağustos 1559'a tarihlenen bir yazmada rastladım. Bahsi geçen firar hangi savaşta olmuştur, hangi tarihe aittir belli değil. Sava Köprüsü'nden bahsedildiğine göre yine de Kanuni'nin seferlerinden birinde olması akla yakın. Güzel bir Türkçesi olan bu şiirin bir kaç tane anlaşılamayan kelimesi için yeni bir sekmeye açacağınız Osmanlıca Lugat'te sorgulama yapabilirsiniz.


Firariyan-ı Fermanlu Tabur

Cenk içün saf bağlayup geldi adûy-i hâk-sâr
Merd olan meydâna geldi kıldı azm-i kâr-zâr

Şah-ı Gazi kûh-veş kılup ihsan komuşken karâr
Baş virüp baş aluriken her dilîr-i nâmdâr

Biz muhanneslik idüp avrat gibi etdik firâr
Kuskuna kuvvet deyü kaçmağı kıldık ihtiyâr

Zera‘ denlü itmedik nâmûs u âra i‘tibâr
Nicemüz nez gibi giyüp başına oldu har-süvâr

Er dimen şimden gerü billah karı diyin bize
Gayri nâm ile çağırmanuz firârî diyin bize

Oldu kaçmakda Hüseyin Ağa bizim serdârımız
Dahı önünce Balıkçızâde sancakdârımız

Oldu ardınca Piyale Kethüda dündârımız
Durmadık kaçakdık bırakdık yalnız Hünkârımız


İrdi üç günde Sava Köprüsü’ne ılgârımız
Var kıyâs eyle kaçarken sür‘at-i reftârımız

Hiç bizim kaçmakdan özge kalmamışdır kârımız
Gayra virsünler sergimiz mansıb u tîmârımız

Ummasun Hünkâr şimden gerü bizden harb u cenk
Sağ olalım biz heman lâzım değil nâmûs u nenk




Hiç yorum yok: