21 Mayıs 2014 Çarşamba

ÖMRÜNÜN YEDİ SENESİNİ HİBE EDEN SADULLAH AĞA'NIN HÜCCETİ

Sinan ÇULUK

Osmanlı padişah analarının iş bilir, becerikli ve çok nüfuzlu kahyaları olurdu. Devlet meratibinde bunlara Valide Sultan Kethüdası denilir, valide sultanların çok zengin gelir kaynaklarını kontrol eder, sevk ve idaresini yürütürlerdi. Sultan Üçüncü Selim'in validesi Mihrişah Valide Sultan'ın kethüdası Yusuf Ağa da böyle cingözlerden biriydi. Devrinde epeyce siyasi hadiselerin içinde yer almış ve Nizam-ı Cedid ricali arasında gösterilmiştir. Üçüncü Selim'in tahttan indirilmesi sırasında hacdan henüz gelmişti. O kargaşa esnasında Bursa'ya sürüldü ama az sonra idamına ferman çıktı. Daha önce bloğumda idam yaftasını da yayınlamıştım. İşte bu Yusuf Ağa'nın terekesinden günümüze intikal eden bir belge vardır ki okununca herkese garip gelen muhtevasıyla ünlüdür.
Bu belge, Kethüda Yusuf Ağa'nın Beşiktaş'taki yalısında akdedilen bir mecliste tamamen hukuki prosedüre uygun bir şekilde düzenlenmiş mahkeme hüccetidir. Hacı Sadullah Ağa bin Ahmed isminde birisinin, ömründen yedi seneyi Kethüda Yusuf Ağa'ya hibe ettiğine, bağışladığına dair bu belgenin düzenleniş gerekçesi, bazılarına göre kendi aralarındaki bir latifeden ibarettir. Gerçekten de öyle olması gerektir ki, hiçbir kadı böyle bir şarlatanlığı hukukun kapsamına almayı aklından bile geçiremez. Tabii ki bu yorum mantık silsilesi içerisinde geçerlidir. Mantık askıya alınırsa ne olacağını Allah bilir...
Ahmed Cevdet Paşa'nın "Tarih-i Cevdet" adlı eserinden naklen belge metni:
Yusuf Ağa Terekesinde Zuhur Eden Hüccet-i Garibenin Sureti
Mahruse-i Galata muzafatından Beşiktaş nahiyesinde Paşa Mahallesi'nde kain mehd-i ulya-yı saltanat devletlü inayetlü valide sultan aliyyetü'ş-şan hazretlerinin kethüda-yı âlî-kadrleri saadetlü atufetlü Yusuf Ağa bin el-merhum İsmail Ağa hazretlerinin sahilhanelerinde ma'kud meclis-i şer'-i enverde el-Hac Sadullah Ağa bin Ahmed işbu baisü'l-küttab müşarünileyh hazretleri mahzarında bi't-tav'-ı ve'r-rıza ikrar-ı tam ve takrir-i kelam edip ibtida-yı hilkat-ı ervahda takdir ve levh-i mahfuza sebt u tahrir olunan ecel-i mev'udumdan ömrümün yedi sene-i kamilesini müşarunileyh Yusuf Ağa hazretlerine hibe edip onlar dahi Hazret-i Adem aleyhisselam ömr-i şerif-i mukadderlerinden malumü'l-mikdarını Şit aleyhisselama hibe buyurup Şit aleyhisselam dahi ithab ve kabul buyurdukları kaziyyeyi alim oldukları ecilden meclis-i hibede ithab ve kabul buyurdular dediğini müşarunileyh ağa hazretleri dahi şifahen tasdik ve vicahen tahkik buyurduklarında hakim-i mevki' sadr-ı küttab tûbî lehu ve hüsn-i meab (yemhullahü mayeşau ve yüsbitü ve indehü ümmü'l-kitab) [Kuran-ı Kerim, Ra'd Suresi 39] nazm-ı celilinin mufad-ı şerifini tefekkür buyurduklarında hıfzan li'l-makal ol ki vakiü'l-haldir bi't-taleb ketb u imla olundu. Hurrire fi'l-yevmi's-sabi' ve'l-ışrin min şehr-i Rebiulahir li-seneti ihda aşer ve mieteyni ba'de'l-elf
ma-fihi mine'l-hibetü ve'l-ithab
Haffafzade Mehmed Emin el-Kadi bi-Mahruset-i Galata
Şuhudü'l-Hal
İrfanzade Arif Efendi
Kethüda-yı müşarunileyh Ahmed Efendi
Kapu Çukadarı Ömer Ağa
Musahib-i Şehriyari Sadık Ağa
ve gayruhum minel huzzar


Hiç yorum yok: