12 Nisan 2014 Cumartesi

KARÇINZADE SÜLEYMAN ŞÜKRÜ’DEN İLGİNÇ TESPİTLER


Sinan ÇULUK


Tespit edebildiğim kadarıyla Osmanlı Devri’nde, yeryüzünde en fazla mesafe gezip izlenimlerini kitaplaştıran seyyah, Eğirdirli Karçınzade Süleyman Şükrü Efendi’dir.20. yüzyılın ilk senelerinde Osmanlı ülkesinden firar ederek seyyahlık etmiştir. Evliya Çelebi’den de fazla yer gezmiştir. Seyahatü’l Kübra adlı eseri hakkında daha önce birkaç yazı paylaşmıştım. Çin seyahatinde Çinli müslümanların birbirleriyle ihtilaflarına ve birbirlerini küfürle suçlayıp acımadan karşılıklı kan döktüklerine şahit olmasıyla buna dair değerlendirmelerini sunuyorum.

Bu olaya sebep olan Yemenli ve Ummanlı Haricilerinki başta olmak üzere Arabistan Yarımadası kaynaklı akidelerin o devirlerde çıkardıkları fitnenin günümüzde halen sürdüğünü ve insanların karışık coğrafyalarda birbirlerini tekfir ederek acımasızca katlettiklerini görmek işin arkasında yine bir emperyalizm izi aramayı gerekli kılmaktadır.

Seyahatü’l-Kübra adlı eser yakın zamanlarda Türk Tarih Kurumu tarafından yeni yazıya aktarılarak yayınlanmıştır.

Metin:

«Hoco’dan Lancusin’e avdet ettiğim gün Şinkuva Mescidi’nin imamı Lusa İsmail ahund istifsar-ı hatır için menzilime geldi. Alim ve âkil olan bu zat ile musahabemiz birkaç saat devam etmesinden bilistifade Salar cihetindeki İslamların yekdiğerlerini tekfir ile harbe girişmelerinin esbab-ı mucibesini sual ettim. Şu vak’a-i müteessifeden canı yangın olan fazıl-ı mumaileyh “İslamların tefrikaya düşmelerine sebep Maskat ve Hadramut taraflarından buralara gelen cerrar bedevilerdir. Her Arab’ı Haremeyn’den geliyor zannederek Çinli İslamlar “Bu Arap Mekke’den geldi. Mutlaka kerameti vardır. İslamiyete dair malumatı vasi’dir.” diye hayli tazim ve takaddümelerden sonra kendinden tarikat isterler. Bu beyzi mezhep Maskat bedevisi, cehlini setr içün aklını gelen bir şeyi Arapça cümle ile söyleyip savışıyor. Avam nâs bedevinin bu kelam-ı cahilanesini tarikat zannıyla gösterdiği yolu tutuyorlar. Üç beş sene sonra bir diğeri geliyor, bu da başka cemaate âhar bir yol gösteriyor. Bu suretle muvahhidin arasında tefrikalar, adâvetler hudûs edip nihayet yekdiğerlerini tekfire kadar kalkışıyorlar. Gördüğünüz tefrikalar işittiğiniz harp, bir takım mechulü’l-ahval Harici’lerin aramıza saçtıkları tohum-ı fesad neticesidir.” Cevabını verdi. Ümmet ne kadar cahil ise ulema da o nispette gafil Sübhanallah. »


Hiç yorum yok: