Sinan ÇULUK
Tespit edebildiğim kadarıyla Osmanlı Devri’nde, yeryüzünde en fazla
mesafe gezip izlenimlerini kitaplaştıran seyyah, Eğirdirli Karçınzade
Süleyman Şükrü Efendi’dir.20. yüzyılın ilk senelerinde
Osmanlı ülkesinden firar ederek seyyahlık etmiştir. Evliya Çelebi’den
de fazla yer gezmiştir. Seyahatü’l Kübra adlı eseri hakkında daha önce
birkaç yazı paylaşmıştım. Çin seyahatinde Çinli müslümanların
birbirleriyle ihtilaflarına ve birbirlerini küfürle suçlayıp acımadan
karşılıklı kan döktüklerine şahit olmasıyla buna dair
değerlendirmelerini sunuyorum.
Bu olaya sebep olan Yemenli ve
Ummanlı Haricilerinki başta olmak üzere Arabistan Yarımadası kaynaklı
akidelerin o devirlerde çıkardıkları fitnenin günümüzde halen sürdüğünü
ve insanların karışık coğrafyalarda birbirlerini tekfir ederek
acımasızca katlettiklerini görmek işin arkasında yine bir emperyalizm
izi aramayı gerekli kılmaktadır.
Seyahatü’l-Kübra adlı eser yakın zamanlarda Türk Tarih Kurumu tarafından yeni yazıya aktarılarak yayınlanmıştır.
Metin:
«Hoco’dan Lancusin’e avdet ettiğim gün Şinkuva Mescidi’nin imamı Lusa
İsmail ahund istifsar-ı hatır için menzilime geldi. Alim ve âkil olan bu
zat ile musahabemiz birkaç saat devam etmesinden bilistifade Salar
cihetindeki İslamların yekdiğerlerini tekfir ile harbe girişmelerinin
esbab-ı mucibesini sual ettim. Şu vak’a-i müteessifeden canı yangın olan
fazıl-ı mumaileyh “İslamların tefrikaya düşmelerine sebep Maskat ve
Hadramut taraflarından buralara gelen cerrar bedevilerdir. Her Arab’ı
Haremeyn’den geliyor zannederek Çinli İslamlar “Bu Arap Mekke’den geldi.
Mutlaka kerameti vardır. İslamiyete dair malumatı vasi’dir.” diye hayli
tazim ve takaddümelerden sonra kendinden tarikat isterler. Bu beyzi
mezhep Maskat bedevisi, cehlini setr içün aklını gelen bir şeyi Arapça
cümle ile söyleyip savışıyor. Avam nâs bedevinin bu kelam-ı cahilanesini
tarikat zannıyla gösterdiği yolu tutuyorlar. Üç beş sene sonra bir
diğeri geliyor, bu da başka cemaate âhar bir yol gösteriyor. Bu suretle
muvahhidin arasında tefrikalar, adâvetler hudûs edip nihayet
yekdiğerlerini tekfire kadar kalkışıyorlar. Gördüğünüz tefrikalar
işittiğiniz harp, bir takım mechulü’l-ahval Harici’lerin aramıza
saçtıkları tohum-ı fesad neticesidir.” Cevabını verdi. Ümmet ne kadar
cahil ise ulema da o nispette gafil Sübhanallah. »
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder