Sinan ÇULUK
İmzasız bir mektupta kefil olmanın o zamanlarda da ne kadar
risk taşıdığını görmek hiç şaşırtıcı olmadı. Dilekçe sahibimiz huyunu suyunu
bilmediği bir adama rica ile kefil olmuş. İstanbul Efendisi olarak adlandırılan
İstanbul Kadısı’nın yakını olması muhtemel Fazlı isimli birisi, Kadı’nın rica
ile kabul ettirdiği kefaletle İstanbul Kapıları Emaneti’ne getirilmiş. Fazlı
Efendi bugünkü gümrük müdürlüğü olarak adlandırabileceğimiz bu görevde iken etrafını
dolandırır. Kiminin esirini, kiminin tülbendini, yağını bir şekilde zimmetine
geçirir. Yetmiş seksen bin akçe borcu olduğunda alacakları peşinden koşmaya başlar.
Alacaklılarına ödeme planları sunar ama aynı Nasreddin Hoca gibi, ben gümrükten
para alayım, size borcumu ödeyeyim tarzında. Bu durumda ismi belli olmayan
kefilimiz kefillikten kurtulmak için Sultan’a yalvardığı bu dilekçeyi yazar. “Başımızı
sokacak bir evimiz var, onun da satılması kesin gibidir” diyerek kefaletten
alınıp yerine başka bir kefilin bulunmasını talep eder. Sonuçta kurtulduğu
kesindir. Belgenin üst kısmındaki verevine yazıda kefaletten tamamen
kurtulmasını sağlayacak Defterdarın emri vardır. Fazlı gibilere mukataa
verilmenin caiz olmadığı belirtiliyor. Yani büyük bir ihtimalle Fazlı Efendi
görevinden azledildi ve bizim imzasız dilekçe sahibinin evi satılmaktan
kurtarıldı.
Belge Metni:
Bunun gibi kimesneye mukataa verilmek caiz değildir deyü
buyruldu. Fî 22 C. Sene 973 [14 Ocak 1566]
Sultanım Hazretlerinin hâk-i pâ-yı şerîflerine arz-ı bende-i
bî-mikdâr ve zerre-i hâk-sâr oldur ki.
Fazlı nâm kimesne Kapular Emaneti’ne tezkire verilmiş idi.
İstanbul Efendisi’nde kefil vermek içün aşinalığımız var idi. Geldi minnet
eyledi. Ahvalini bilmeyüp kefil olduk. Meğer saadetlü Sultanım, ben Kapular
Emini oldum deyü kiminden esir dolan eylemiş, kiminden yağ, kiminden dülbend.
Bu cümle yetmiş seksen bin akçe deyn eylemiş. Yedi sekiz nefer kimesne Divan
Kapusu’nda “hakkımız ver” deyü ardınca yürüyüp akçelerin isterler. Cevap verir
ki; kapularda işlemiş akçe vardır, “alayın, dahi size vireyin” deyü cevap
virdi. Arzı sultanıma geldi. Saadetlü başınız içün biz bendeniz rücu eyledik. İhsan
eyleyüp azad eyleyesiz. Birer başımız sokacak evimiz var. Sonra satılması
mukarrer. Sultanım ihsan eyleyesiz. Ahar kefillerin alasız. Bizi halas
eyleyesiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder