Sinan ÇULUK
Aslen Kırımlı olan İsmail Ferruh Efendi Sultan Üçüncü Selim
ve İkinci Mahmud devrinin önemli devlet adamlarındandır. Londra sefiri olduğu
sıralarda masonlarla teşrik-i mesaisi olmuştur. Beşiktaş Cemiyeti İlmiyyesi adı
verilen gizli örgütün lideri olarak bilinir. Bu gizli örgüt, toplantılarını
İsmail Ferruh Efendi’nin Ortaköy’deki yalısında gerçekleştirirdi. Burası için
İstanbul’un en eski mason localarından biri de denilmiştir. Yeniçeri Ocağı’nın
ilga edildiği 1826 senesinde Bektaşilik suçlaması ile bu örgütün bilinen
üyeleri çeşitli yerlere sürüldü.
Aşağıdaki belge İsmail Ferruh Efendi’nin sürgün emridir.
Sadrazamın takriri üzerine Sultan İkinci Mahmud kendi el yazısı ile bir hatt-ı
hümayun yazmıştır. Kısaca sadeleştirirsek “İnsanların toptan terbiye edilmesi
insan gücünün üzerinde olduğundan mümkün değildir. Buna rağmen şeriata aykırı
olan şeylerden halkı menetmek gerekir ve bilerek sessiz kalınsa birlikte
günahkâr olunacağı muhakkaktır. İsmail Ferruh Efendi her ne kadar yaşlı bir
adam olsa da çoğunlukla gâvurlarla bir araya gelmekte, dostluk sürdürmektedir.
Bu durum dini akidesinin olmadığına güçlü bir delildir.”
Tanzimat’ın ilanından sonra “Gavura gavur demenin yasak
edilmesi” bugün için dahi en bilinen Tanzimat uygulamalarındandır. Tanzimat
ortamının hazırlayıcısı olsa da ilan edemeden vefat eden Sultan İkinci
Mahmud’un siyasi kişiliği için bu belgede önemli ipuçları bulunmaktadır. Çünkü
bizzat kendisi “gavur” kelimesini kullanmaktadır. Ayrıca İngiltere sefiri Lord
Stratford Canning en önde gelen dostlarındandır. Buna rağmen İsmail Ferruh
Efendi’yi “gavurlarla ihtilat ediyor” diye dinsiz ilan etmektedir.
Muhtemeldir ki “Ey
iman edenler! Yahudileri ve hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar
birbirinin dostudurlar. İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz
Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez - Maide Suresi 51. Ayet ” mealindeki
ayete uyarak İsmail Ferruh Efendi’nin İslami akidelerinin olmadığını söyler. Ne
var ki hünkârın dinsiz dediği bu zat,
yazdığı tefsir bahane gösterilerek Bursa sürgününden affa uğrayarak
Kadıköyü’nde zorunlu ikamete tabi tutulacak
ve günümüzde hala kullanılan Mevakib isimli tefsiri yazacaktır.
Belge Metni:
Benim Vezirim
İşbu takririn ve pusla manzûr ve ma‘lûm-ı hümâyûnum olmuşdur.
Bütün bütün nâssın ıslahı vüs‘-ı beşerden hariçdir. Ancak elden geldiği mertebe
şer‘-i şerifin mugâyiri olan şeylerden nâssı men‘ etmeğe sa‘y u gayret eylemek
pek lazımdır ki ma‘azallahi te‘âlâ bilerek sükût olunsa beraberce âsim olunmak
lazım gelir. Mumaileyh İsmail Efendi müsinn ve ihtiyar ise de ekseri ihtilâtı gâvurlar
ile olduğundan akaid-i diniyyesi olmadığına bu da delil-i kavîdir. Bursa’ya
nefy u iclâsı isabet olmuş. Uhdesinden münhal olan Şıkk-ı Sâlis Defterdarlığı puslada
muharrer Abdullah Naim Efendi’ye tevcih oluna.
Şevketlü, kerâmetlü, mehâbetlü, kudretlü, veliyyini‘metim
efendim
Muktezâ-yı irâde-i seniyye-i Şâhâneleri üzere Şıkk-ı Sâlis
İsmail Ferruh Efendi her ne kadar müsinn ve ihtiyâr ise de mübâlât-ı diniyyesi
olmadığından bâ-fermân-ı âlî çavuş mübâşeretiyle Bursa’ya nefy u iclâ olunmuş
ve uhdesinden münhal olan Şıkk-ı Salis Defterdarlığı içün hatıra gelen
kullarının puslası hâk-i pâ-yi übbehet-ihtivâ-yı Cihan-bânîlerine arz u takdîm
kılınmış olmağla mansıb-ı mezkûrûn puslada muharrer kullarından birine veyâhud
âhâr bir bendelerine tevcîhî husûsûnda ne vechile irade-i seniyye-i
mülûkâneleri müteallik olur ise emr u fermân şevketlü, kerâmetlü, mehâbetlü,
kudretlü, veliyyini‘metim efendim Padişahım hazretlerinindir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder